Sayın Adnan Oktar’ın 31 Mayıs 2018 tarihli Canlı Sohbetler yayınından
İZLEYİCİ SORUSU: Münafıkların üzerine şeytanın karakteri mi oturur?
ADNAN OKTAR: Münafık, tabii çok ince tarif edilmesi gereken bir varlık ama genel hatlarıyla benim gördüğüm bir ölüyü şeytan ele geçiriyor, o kadar. Ondan sonra İslam aleyhine ne yapılabilir? Şeytan, bir insan kanalıyla ne yapabilir, onu yapmaya çalışıyor. Ama aklı yetmiyor şeytanın, akılsız. Halbuki her atağının Müslümanların lehine olacağını tahmin edemiyor. Çünkü Müslümanlar aleyhine olan ataklarda Müslümanlar canlanır. Mesela ayrılacak adam ayrılmaz. Mesela ayrılmayı düşünüyor, zayıflamıştır ayrılmaz, münafık atağı olduğunda daha bağlanır, güçlenir.
Mesela adam atalet içindedir, bitkindir, içine kapalıdır, canlanır, müthiş aktif ve canlı hale gelir. Atak hale gelir. Veyahut adam Müslümanlara mal-mülk, para, İslam'a katkıda bulunmak istemiyordur. Bütün gücüyle katkıda bulunur o zaman. Mesela kazanmaya ihtiyaç duymuyordur, çok fazla kazanma ihtiyacını hisseder. Müslümanın kafasını açar, dinçleştirir. Öbür türlü meskenet gelir münafık olmazsa. Yani çok önemli, hayati bir olaydır. Onun için münafığı böyle bir anda elimine etmek falan değil de münafığı çomaklayıp teşvik etmek önemlidir. Yani yolunu kesip kapısını kapatmak değil, engellemek değil.
Ama tabii Resulullah (sav) zamanında çok müthiş pislik yapmışlar. Ahir zamanda tabii nitelikli münafık olmakla beraber kitlevi bir münafık pek olmadığını müşahede edebiliyoruz. Yani küçük sayıda olmuş oluyor ama o da Müslüman'ın ihtiyacını giderecek derecede olur. Az sayıda da olsa kıymetlidir iyi değerlendirmek lazım. Şevke sebep olur. Mücadele azmine sebep olur. Çünkü küfrü nerede bulacaksın da küfür seninle gelip uğraşacak. Küfür çok atıl bir yapıdır. Yani kimseyle uğraşmaz.
Mesela Darwinistler de ayda yılda bir ortaya çıkıyorlar. Çok nezaketli falan. Halbuki Allah aktif ve canlı bir mücadele istiyor, ancak bunu münafık sağlayabilir. Atak bir tavrı, dikkati çekecek bir atağı münafık sağlayabiliyor. O yüzden münafığı bir an önce devreden çıkartmak değil de el altından naif bir imkan sağlamak. O zaman atağa geçer. En atıl olan bile canlanmış olur şevklenir. Yoksa meskenete çok yatkındır Müslüman topluluklar, içine kapanırlar, daha sakin.
Mesela Selçuklular döneminde öyle oldu. Yoktu bir münafık hareketi, aktif bir hareket yoktu, içlerine kapandılar. İşte Mevleviler dön baba dönelim falan böyle, müzik dinlemeler ve yenildiler sonra. Hülagü çıktı darmadağın etti hepsini mahvetti.
Ayrıca münafık Müslümanın aklının iyi çalışmasını sağlar. Küfre karşı mücadelede çok keskin bir akla ihtiyaç yoktur. Şeytani bir zekayla mücadele edildiğinde akıl çok güçlü çalışır. Çok harika ataklar yaparsın, çok harika yöntemler geliştirebilirsin. Ama öbüründe hemen hemen sıradan birkaç yöntemle mücadele edebilirsin. Keskin zeka gerektiren, keskin akıl gerektiren mücadele münafıkla olur. Çünkü direkt şeytanla muhatap olduğun için, şeytan da çok zeki, akıllı olduğu için ona gerçekten kaliteli bir akıl göstermiş olursun.
Ve tabii şeytan da inatçı olduğu için, münafık çok inatçıdır. O dirençli olması Müslümanlar için güzel bir güç kaynağı olmuş oluyor. Yani pasif, hemen dağılan olsa Müslüman gücünü gösteremez, aklını da gösteremez. Ama direniyor olması, dirençli olması gücün yükselmesini sağlar Müslümanlarda. Çok çok kaliteli bir aklın, çok kaliteli bir gücün ortaya çıkmasını sağlar. Yani kaliteyi teşvik eder, ihtişamı teşvik eder.
Mesela Resulullah (sav) zamanında münafıklar çok ataktılar. 300 kişi çok yüksek bir sayı, çok amansız bir sayı. Fakat Resulullah (sav) tabii yanındakileri de tam güvenemiyordu hepsine. Yani ana çekirdeğe güvenmekle beraber, meşhur bilinen sahabelere güvenmekle beraber, tanımadığı bilmediği insanlar da var. Onları rahatça ikna edebiliyorlardı yahut işte ne diyelim, onları kendi ağzıyla kafalayabiliyorlardı. Ya abi diyor bu sıcakta çıkılır mı falan diyor, haklısın ya abi falan diyor. Yani şu anki argoyla, oradaki argonun farkı yoktu o zamanlar. Dolayısıyla yani cahiliye ağzıyla konuşan, böyle kaşar üslupla konuşan bir adam, cahiliye üslubuna yatkın adamı rahatça ikna edebilir. O yüzden Resulullah (sav) biraz temkinli gitmiş benim gördüğüm, dikkatli davranmış. Ama ahir zamanda aman verilmeyeceğini Peygamberimiz (sav) hadiste belirtiyor münafıklara.
En büyük münafık hareket olarak ben Fetö'yü görüyorum. Yani bu çok şiddetli büyük bir münafık hareket.
Özetle münafık, Müslüman'ın en büyük ihtiyacıdır. Öbür türlü atalet, bitkinlik meydana gelir. Hatta Müslümanlar içerisinde dağılmaya bile sebep olabilir münafık olmaması. Çünkü güç kırılacağı için, şevk kırılacağı için münafık olmadığında heyecan kalkar. Meskenet boğar Müslüman'ı, boğabilir bir kısmını.
Bu münafıkların en azılılarından biri de, Rafi bin Hureymele. O öldüğünde 70 yaşında ölmüş. Böyle bir gök gürültüsü gibi ses duyuluyor, -daha önce anlatmıştım- Peygamberimiz (sav) diyor ki: “70 yıldan beri cehennem tarafına yuvarlanan taş şu an dibini buldu” diyor, “bu ses o” diyor. Sahabeler bir mana veremiyorlar. Hakikaten zahir anlamında düşünüyorlar. Sonra sahabelerden birisi sevinerek geliyor diyor ki: “Ya Resulallah, işte Rafi bin Hureymele öldü” diyor. Herkes elhamdülillah diyor. 70 yaşında ünlü münafık. Bak ne kadar şey, görmediği halde vahiyle bildiriliyor. İşte mesela bu doğru, bu mucizesi.
Müslümanlarla uğraşıyorlar kendi kafalarına göre ahmak kafalarıyla. “Onlara sorarsan” diyor Cenab-ı Allah, “onlara sorarsan” -şeytan Allah'a sığınırım- “bir de yemin ediyorlar,” Allah'ın adını kullanır münafık. Hep ayetle Kuran'la konuşur, Allah'ın adını kullanarak konuşur. “Biz dalmış, kendi aramızda dalmış, oyalanıyorduk.” Yani öyle bir kötü kastımız yoktu diyorlar. “De ki: Allah ile onun ayetleriyle ve elçisiyle mi alay ediyordunuz?” diyor. Kimlere kin duyuyorlar? Allah'a, Allah'ın elçisine ve o devrin emiri olan kimse, lider olan kimse o. Müslümanların başına, en kin duydukları konu budur münafıkların.
Peygamberimiz (sav) diyor ki: “Mehdi bir süre insanlardan uzaklaşacak. Böylece delalet ehli ayrılacaktır.” Delalet ehli ayrılacaktır. “Öyle ki münafık şöyle diyecek: Allah'a ulaşmak konusunda bizim Mehdi'ye ihtiyacımız yoktur.” Gaybet-i Numani, sayfa 161.
Şimdiki münafıklar da ne diyorlar? “İslam'ın Mehdi’ye ihtiyacı yok.” Hepsi için demiyoruz tabii ama bir kısmına bakıyor. “Allah'a ulaşmak konusunda, Ali Muhammed'e, Peygamberimiz (sav) soyundan birine bizim ihtiyacımız yok” diyorlar, Mehdi (as)’ı kastederek. Yani münafık kindarlığı.