Kur’ân’da müzik, dans ve eğlencenin yasaklandığına dair tek bir hüküm yoktur. Bazı mevzu hadislerde geçen iddiaların aksine; Allah mutluluğu, zevki ve neşeyi insanlara helal kılmıştır.
Dans; ritim, ahenk ve uyumdur. Allah, kâinatın tamamını bu ritim üzerine yaratmıştır. Kuşların, böceklerin, kelebeklerin hareketleri bile adeta bir dans gibidir. Kuşlar, hayranlık uyandıran sesler ve kusursuz ritimlerle birbirinden güzel melodiler söylerler.
Allah ritmi, dansı, müziği ve güzel sesi sever.
Müzik ve Şiirin Haram Olduğu İddiası
Bazı mevzu hadislerin aksine Kuran'da müziğin, dansın ve eğlencenin yasaklandığına dair tek bir hüküm yoktur. Allah mutluluğu, zevki, neşeyi Müslümanlara helal kılmıştır. Dans ritimdir, ahenktir. Allah bütün kâinatı bu ritimle yaratmıştır. Kuşlar, böcekler, kelebekler bile dans ederler. Kuşlar hayranlık uyandıran bir ses ve ritimde birbirinden güzel şarkılar söylerler. Zevktir onları dinlemek. Denizin sesi, doğanın hışırtısı, ağaçların dalgalanışı her zaman ritimlidir.
Allah ritmi, dansı, müziği, güzel sesi sever. Cennet de bu ritimle yaratılmıştır. Cennette bütün ağaçlar, çiçekler, hayvanlar dans edeceklerdir.
Anadolu'nun her yerinde folklor vardır, dans vardır. Horon, halay, zeybek oyunu vardır. Dünyanın her yerinde insanlar dans ederler. Müziğin ve dansın yasak olduğu bir dünya, insanın fıtratına uygun değildir. Bu, büyük bir boşluk ve nimet eksikliği olur. Yüce Rabbimizin övdüğü ve güzel gördüğü bir nimeti haram kılmaya kalkmak, Allah'ı ve yüce sanatını anlamamak demektir.
Peygamberimiz (sav) de Allah'ın bir nimeti olan müzik ve danstan çok hoşlanırdı. Nitekim Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde dans eden sahabelerden bahsedilir. Hatta Peygamberimiz (sav)’in oynayan ve eğlenenleri teşvik eden sözleri vardır. Kuran ile mutabık olmaları sebebiyle bu sözlerin sahihliği kuvvetle muhtemeldir.
Aişe (ra) rivayet ediyor:
“Resûlullah (sav) bir düğünlerinde ensar kadınlarına uğradı. Onlar şarkı söylüyorlardı. Muavviz bin Afra'nın kızı Er-Rubey gelin olduğu zaman düğün törenine Peygamberimiz (sav) de gitmiş ve onun yanına oturmuştu. Bu sırada bazı kızlar def çalıp Bedir günü şehit olanların menkıbelerini şarkı şeklinde söylemeye başlamışlardı.”
(Buhari, Nikah, 49/1, VII/25, Tirmizi, Nikah, III/399)