Çocuklar için Yaratılış Gerçeği - 1 - (Pamuk ve Meraklı)
Merhaba arkadaşlar, benim adım Pamuk. Arkadaşım Meraklı ile birlikte oyun oynamayı ve yeni bilgiler öğrenmeyi çok seviyorum. Ama bugün onu hiç göremedim.
Meraklı! Meraklı! Meraklı!
Merhaba Pamuk! Merhaba Meraklı!
Meraklı, ben bugün çeşitli hayvanlarla ilgili çok güzel konular bulunan bir belgesel film izleyeceğim. Benimle birlikte izler misin?
Evet, izlerim tabii Pamuk. Ben tüm hayvanları çok merak ediyorum.
Hadi o zaman meraklı, gel beraber hayvanlarla ilgili bu güzel filmi izleyelim. Bugün birlikte çok şey öğreneceğiz.
Dünyada ne kadar çok canlı olduğunun farkında mısınız? Yumuşacık tüylü tavşanlar, sevimli kediler, sadık dostlarımız köpekler, afacan sincaplar. Rengarenk süslü kuşlar, kocaman filler, çalışkan arılar, harika desenlere sahip leoparlar, zebralar, zürafalar, baykuşlar ve saymakla bitiremeyeceğimiz daha milyonlarca hayvan türü. Ve tabii ki bitkiler. Yemyeşil kırlar, sağlam ağaçlar, uçsuz bucaksız ormanlar. Evlerimizdeki ve bahçelerimizdeki harika renklere ve kokulara sahip muhteşem güzellikteki çiçekler. Mevsimi geldiğinde tam zamanında çıkan meyveleri ve sebzeleri de unutmayalım. O çok sevdiğimiz enfes kirazlar, şeftaliler, çilekler, portakallar, kıpkırmızı domatesler, vitamin deposu sebzeler.
Saymakla bitiremeyeceğimiz kadar çok canlı var.
Dünyamızın büyük bir kısmını kaplayan mas mavi denizlerin, göllerin ve nehirlerin içinde de harika canlılar bulunuyor. Rengarenk palyaço balıklarından yunuslara, minik yengeçlerden kocaman balinalara kadar milyonlarca canlı da su altında yaşar.
Peki, hiç düşündünüz mü? Birbirinden farklı bu kadar canlı türü nasıl meydana gelmiş? Bütün bunları yaratan, bizi çok seven Allah'tır.
Allah bizi çok sevdiği için çeşit çeşit canlıları yaratmış. Allah lezzetli meyveleri, sağlıklı sebzeleri ve harika yiyecekleri yaratandır.
Meraklı, her şeyi Allah yaratmıştır. Yerleri, gökleri ve arasında bulunan her şeyi Allah yaratmış.
Ben Allah'ı çok seviyorum Pamuk.
Ben de Allah'ı çok seviyorum meraklı.
Evreni, dünyamızı, tüm canlıları sahip oldukları özellikleriyle birlikte yaratan Allah bizi de özenle yarattı. Bize tüm bunları düşünüp anlamamızı sağlayan aklımızı da veren Allah'tır.
Canlılarla ilgili bilgiler o kadar fazladır ki hepsini anlatmaya vaktimiz yetmez. Arılar, matematikçiler gibi çok zor hesaplar yapabilirler. Kovanlar onların evleridir. Kovanlarındaki peteklerini yaparlarken çok detaylı hesaplar yaparlar.
Aslan vahşi bir hayvandır ama yavrularına çok şefkatli davranır.
Bazı kuşlar göç ederler. Göç etmek; evini bırakıp binlerce kilometre öteye gitmektir. Küçücük kuşlar hiç şaşırmadan yollarını bulurlar, oradaki işleri bitince de yine binlerce kilometre uçup geri gelirler. Kuşların bu yolculukları da çok şaşırtıcıdır.
Çocuklar! Bu belgesel filmde sizin için harika özelliklere, hayret verici yeteneklere sahip birkaç hayvandan bahsedeceğiz. Hadi şimdi hayvanlar aleminin muhteşem dünyasına bir göz atalım.
Pamuk, hayvanların hepsinin çok güzel özellikleri var. Üstelik hepsi çok yetenekli.
Evet meraklı. Her canlının güzelliklerini görmek, onların özelliklerini öğrenmek çok zevkli.
Bu film boyunca daha neler öğreneceğimizi de çok merak ediyorum.
Öyleyse filmimize kaldığımız yerden devam edelim.
ÇALIŞKAN ARILAR
Vızır vızır bal arıları, durmadan, yorulmadan çalışıyorlar. Bu küçücük sevimli canlılar, bizler için sabah kahvaltıda severek yediğimiz o çok lezzetli hem de çok faydalı olan balı üretiyorlar. Hem de çok fazla miktarda. Aslında arıların kendilerinin bu kadar çok bala ihtiyaçları yok. Çalışkan bal arıları bu kadar çok balı insanlara faydalı olsun diye sadece bizim için üretirler. Allah arıları bizlerin çok sevdiği balı üretmeleri için yaratmıştır.
Bak meraklı, arılar fazla ballarını insanlarla paylaşıyorlar. Biz de yiyeceklerimizi komşularımızla paylaşmalıyız. Fazla eşyalarımızı ihtiyacı olanlara dağıtmalıyız.
Çalışkan dostlarımız ilk olarak topladıkları balı toplayabilecekleri küçücük depocuklar inşa ederler. PETEK adı verilen bu depocukları inşa ederken kendi ürettikleri bal mumunu kullanırlar. PETEK'leri yapabilmek için çok iyi matematik bilmeleri gerekir. PETEK'lerin hepsini tam bir altıgen şeklinde yaparlar. Altıgen şekli altı kenarı olan ve her kenarı da birbirine eşit olan şekildir.
Arılar peteklerini altıgen şeklinde yaparlar. Çünkü altıgen şekli en az bal mumu kullanarak en fazla bal depolayabilecekleri şekildir. Yüzlerce işçi arı petek yapmak için bir araya gelir ve hepsi ayrı uçlardan başlayarak petek yapmaya başlarlar. Petekleri öre öre en sonunda hiçbir hata yapmadan tam ortada buluşurlar. Ve ortaya içleri daha sonra balla dolduracakları bu mükemmel petekler çıkar.
Petek inşası bittiğine göre şimdi sıra balı oluşturacak malzemeleri toplamaya geldi.
Çok merak ettim Pamuk. Arılar balı nasıl yapıyorlar?
Biraz bekle meraklı. Şimdi filmde anlatılacak. O kadar acele etme hemen. Hadi izlemeye devam edelim.
Arıların bal yapabilmesi için çiçeklerden nektar toplaması gerekir. Nektar, çiçeklerde bulunan şekerli besinlerdir. Önce kâşif arılar bu nektarları bulmak için gün boyunca çiçekten çiçeğe dolaşırlar. Herhangi bir yiyecek kaynağı bulduklarında da hemen geri dönüp kovandaki diğer arılara haber verirler.
Ama nasıl haber verecekler ki? Çünkü arılar sağardır. Hiçbir şey duymazlar. Bu nedenle birbirlerine seslenemezler, konuşamazlar.
Nasıl oluyor Pamuk? Arılar besinlerin yerlerini diğer arılara nasıl haber veriyorlar?
Bak şimdi ben de merak ettim. Hadi gel öğrenelim.
Kâşif arılar, yiyecek kaynaklarının yerini diğer arkadaşlarına dans ederek tarif ederler. Evet çocuklar, doğru duydunuz. Arılar yemeklerin yerini dans ederek diğer arkadaşlarına gösterir. Üstelik hiç şaşırmadan yiyeceğin tam yerini bulacak şekilde. Arı bir yandan ilerlerken bir yandan da sürekli karnını titredir. Hareketlerinin şekli 8 rakamına çok benzer. Vücudunu saniyede yaklaşık olarak 15 defa bir yandan diğer bir yana doğru sallar. Bu dansın diğer arılar için çok önemli bir anlamı var. Çünkü yiyecek kaynağının kovana uzaklığı, yönü ve zenginliği gibi gerekli her türlü bilgi bu dansta gizli. Bu dansı izleyen diğer arılar tarifi hemen anlar. Artık besin kaynağının yerini bulmak onlar için çok kolay.
Arılara hem bal üretmeyi hem de bu şekilde yön bulmayı yüce Allah ilham eder. Arıların tüm hareketlerini onlara Allah yaptırır. Rabbimiz Allah, bizlere dinimiz İslamiyet'i ve daha birçok konuyu öğrettiği kutsal kitabımız Kuran'da arıları ve ürettikleri balın çok faydalı bir gıda olduğunu anlatmıştır.
Şeytandan Allah'a sığınırım: “Rabbin bal arısına vahyetti. Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye. Böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü, uç. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar. Onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır.” (Nahl Suresi, 68-69)
Meraklı. Karalardaki en büyük canlı hangisi biliyor musun?
Hayır Pamuk bilmiyorum. Hangisi hangisi?
Karalarda yaşayan en büyük canlı fildir. Hadi fillerin özelliklerini izleyelim.
Yardımsever Filler
Büyük kulakları, kocaman hortumları, upuzun dişleri ve sevimli haliyle hayvanlar aleminin karada yaşayan en büyük üyesi fillerdir. Filler yaklaşık 7,5 ton ağırlığındadır. Bebek filler 80 ila 100 kilo arasında doğar. Filler su bulabilmek için uzun yürüyüşler yapar. Filler çok ağırdır ama uzun mesafe yolculukları özel bir yapıya sahip kalın bacakları sayesinde oldukça rahat geçer. Eğer bu bacaklar biraz daha ince olsalardı, filleri taşıyamazlardı.
Fillerin parmakları altında yağdan oluşan küçük yastıklar vardır. Bu yastık tabanlar filin ağırlığının yere yaptığı basıncı dağıtır. Bu adeta özel bir yaylanma sistemi gibidir. Bu sayede filler ağır olmalarına rağmen yere çok yumuşak basarlar.
Fillerin en çok dikkat çeken yeri uzun hortumlarıdır. Peki bu uzun hortumun 50 bin kastan oluştuğunu biliyor muydunuz? Evet yanlış duymadınız, 50 bin kas.
Pamuk pamuk duydun mu? Fillerin hortumunda 50 bin tane kas varmış.
Evet, meraklı. Fillerin hortumları çok güçlüdür ve hortumlarıyla çok çeşitli hareketler yapabilirler. Filler hortumlarını tıpkı çocukların ellerini kullandıkları gibi kullanabilirler.
Filler hortumlarındaki kaslar sayesinde yiyeceklerini ağızlarına götürebilirler. Hortumlarıyla su içebilirler. Ayrıca eşyaları kaldırmak için de hortumlarını kullanırlar. Ve tabii bir de koku almak için. Çünkü burun delikleri de bu hortumun ucundadır. Filler hortumlarıyla kocaman eşyaları taşıyabildikleri gibi minicik bir bezelyeyi veya diğer tohumları bile kolaylıkla tutup yiyebilirler. Onların kocaman gövdeleriyle böylesine hassas bir işi başarabilmeleri gerçekten de hayranlık verici.
Filler yıkanırken üzerlerine su püskürtmek için yine hortumlarını kullanır. Banyo sırasında üzerlerine bir seferde yaklaşık 4 litre su püskürtebilirler.
Bazen toprak banyosu da yaparlar. O zaman da hortumlarıyla kendi üzerlerine toprak püskürtürler. Anne filler, yavrularına çok düşkündür ve büyüyene dek yavrularını yanlarından ayırmazlar. Onları hep korurlar. Anne fil ilk 6 ay boyunca her yerde yavrusunu takip eder. İkisi de sürekli olarak birbirleriyle bağlantılı olduklarını ifade eden sesler çıkarırlar.
Yavru filler yeni doğduklarında hortumlarını kullanmayı beceremezler. Hatta bazen hortumlarına basıp düşerler. Anne filler bu süre boyunca hiç bıkmadan yavrusuna hortumunu kullanmayı öğretir.
Fillerin en önemli özelliklerinden biri, birbirlerine olan bağlılıklarıdır. Fedakâr ve yardımlaşma yalnızca aile içinde değil, bütün sürü içinde vardır. Filler, bir tehlike durumunda kaçıp uzaklaşmak yerine, tehlike altındaki filleri korumak için onlara doğru koşarlar.
Sürüde yeni doğmuş bir yavru fil ise, diğer bütün filler tarafından büyük bir sevgi ve şefkatle korunur. Tüm sürü güçsüz yavrularla ilgilenir. Bir yavru fil, herhangi bir tehlikeli durum içerisinde olduğunu belirten bir ses çıkarırsa, grubun bütün üyeleri durumu incelemek için bir araya gelirler.
Canlılar arasındaki bu fedakârlık ve yardımlaşma Allah'ın yaratmasındaki mucizelerden biridir. Fillere yavru sevgisi, anne şefkati gibi mucizevi duyguları veren Allah'tır. Yetişkin hayvanların yavruları için gösterdikleri fedakârlıklar Allah'ın şefkatiyle, merhametiyle her şeyi kuşattığını gösterir.
UYKUCU KOALALAR
Koala gri kürklü, tembel görünümlü, sevimli bir hayvandır. Genelde okaliptus ağaçlarının tepelerinde yaşarlar. Gerçekten de koalaların bu görüntüleri çok sevindim. Bu arada koalalara neden uykucu dediğimizi merak etmişsinizdir. Hemen söyleyelim. Koalalar günde 18-20 saat uyurlar. İşte bu nedenle uykucu denmeyi hak ediyorlar.
Allah tüm canlıları bulundukları ortamda kolaylıkla yaşayabilecekleri özelliklerle yaratmıştır. Koalalar zamanlarının büyük bir kısmını okaliptüs ağaçlarının üzerinde geçirirler. Koalaların elleri ve ayakları tam da ağaç dallarına tutunarak yaşayabilecekleri şekilde yaratılmıştır. Koala uzun kıvrık kolları ve ağaca sıkıca tutunabilen keskin pençeleriyle geniş ağaç gövdelerine kolayca tırmanabilir.
Sevimli koalaların ön ayaklarındaki ilk iki parmakları diğer üç parmaktan ayrıktır. Kendi elimizi düşünürsek koalaların iki tane başparmakları olduğunu söyleyebiliriz.
Pamuk. Duydun mu koalaların iki tane başparmağı varmış.
Evet meraklı. Koalalar vakitlerinin uzun bir bölümünü okaliptüs ağaçlarının tepesinde geçiriyorlar. Bu yüzden ağaç dallarını çok iyi kavramaları gerekir. Allah koalaların ellerini ağaçları rahatça kavrayabilecek şekilde yaratmış.
Diğer parmaklardan farklı olan bu başparmakları koalaların dallara kolayca tutunmalarını sağlar. Koalalar pençelerini ağaçların gövdelerine çengel gibi saplayarak tutunur. Dört ayaklarıyla da ağaç dallarını rahatlıkla kavrayabilir ve ağaç dallarına sarılarak tırmanabilirler. Böylece ağaçların üstünde kolayca yaşayabilirler.
Koalalar tembel olarak bilinir. Ancak yine de ağaçlar üzerinde hızla hareket edebilirler. Hatta bir daldan diğerine bir metre uzağa bile sıçrayabilirler.
Dişi koalalar yavrularını tıpkı kangurular gibi keselerinde taşır. Yavru ilk aylarda annesinin kesesinden çıkmaz ve sonra bir yaşına kadar annesinin sırtında yaşar. Tabii ki beraberce okaliptüs ağacının üzerinde.
Koalaların okaliptüs ağacının üzerinde yaşamalarının nedeni yapraklarını yiyerek beslenmelidir. Hatta okaliptüs yapraklarının koalaların tek gıdası olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle koalalar yalnızca tek bir kıtada, okaliptüs ağacının bolca bulunduğu Avustralya kıtasında bulunur. Okaliptüs yapraklarında koalalar dışındaki bütün hayvanlar için zehirli ve tehlikeli olan bazı zararlı maddeler vardır. Bu zehirli yaprakları koala yutmadan önce dişleriyle öğütür. Yapraktaki zararlı madde koalanın vücudunda arıtılır ve dışarı atılır. Diğer canlılar için zehirli olan bu yiyecek Allah'ın dilemesiyle koalaya hiç zarar vermez. Bu yüzden bir koala her gün yaklaşık 1 kilogram zehirli yaprağı hiçbir problem yaşamadan yiyebilir.
Okaliptüs yapraklarının üçte ikisi sudan oluşur. Koalalar ihtiyaçları olan suyu da okaliptüs yapraklarını yiyerek karşılarlar. Bir koala sadece yaprakları yiyerek aylarca su içmeden yaşayabilir. Bu sevimli canlıları zehirli okaliptüs ağacının üzerinde hiç zarar görmeden yaşatan, ağaçtan inmeden besin ve su ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yaratan Yüce Allah'tır.
Biliyor musun Meraklı, biz kediler de uykuyu çok severiz. Koalalar kadar uyumasak da günün büyük bir bölümünü uyuyarak geçiririz. Özellikle sıcak bir yerde uyumak gibisi yoktur.
Evet Pamuk, özellikle oyun oynadığımız günlerde bunu görüyorum. Mışıl mışıl uyuyorsun.
Seninle oyun oynamak çok zevkli Meraklı. Uyuyup dinleniyorum ki tekrar seninle birlikte oyun oynayabileyim.
Aaa Pamuk sıra bize geldi. Filmde kelebekler anlatılıyor. Hadi kelebekleri izleyelim.
Rengarenk Kelebekler
Allah doğada çok güzel renkler, harika desenler yaratmış. Her canlıda hatasız bir simetri ve uyum var. Renk ve desenler hayvanlara güzellik verdiği gibi bazen bulundukları ortamda avcı hayvanlar tarafından fark edilmemelerini de sağlar. Hatta bazen diğer hayvanları korkutup kaçırmaya bile yarar.
Mesela kelebeklerin kanatlarındaki harika desenler. Bu rengarenk desenler kelebekleri diğer canlılara karşı korur. Kanatlarındaki estetik, sanat, renklerin ve desenlerin uyumu gerçekten de muhteşem.
Mesela bu güzel kelebeğin her iki kanadında da aynı şekilde yer alan birer göz deseni var. Tıpkı gerçek birer göze benziyor ama gerçek göz değiller. Bu sahte gözler kelebeklerin en önemli savunma tatlıyı aslında. Kelebek herhangi bir tehlikeyle, mesela kendine yiyecek arayan bir kuşla karşılaştığında kanatlarını genişçe açar, böylece kelebek kocaman gözleri olan büyük bir hayvana benzer. Ortaya çıkan bu bir çift iri göz, kuş için tehlike anlamına gelir ve kuş hızla oradan uzaklaşır.
Şimdi kelebeğin üzerindeki göz deseninin mükemmelliğine dikkat edelim. Allah gözün şekli, göz bebeği ve hatta göz bebeğindeki ışık yansımasına kadar bütün detayları eksiksiz bir şekilde kanatlarda bir desen olarak yaratmış. Kelebek kanatlarındaki bu harika desenler bize Allah'ın kusursuz yaratma sanatını gösterir.
Elbette özel renklerle yaratılan canlılar sırf kelebekler değildir. Doğanın her köşesinde göz alıcı renkler ve desenleriyle hayvanlar Allah'ın güzel yaratışını gösterir.
İşte bazıları.
Allah, siz kelebekleri ne güzel yaratmış meraklı.
Ne güzel Pamuk. İltifatların için çok teşekkür ederim. Sen de ben de Allah'ın yaratmış olduğu birer sanat eseriyiz. Ben de seninle arkadaş olmaktan çok mutluluk duyuyorum.
Belgeseldeki canlılar hepsi Allah'ın yaratma sanatına birer örnek. Sırada hangi canlı var acaba çok merak ediyorum.
Hadi bir bakalım sırada hangi canlı var?
YÖNLERİNİ BULABİLEN KARINCALAR
Bulunduğumuz yerden başka bir yere giderken yönümüzü bulmamızı sağlayacak araçlar kullanırız. Özellikle de gittiğimiz yer hiç bilmediğimiz bir yer ise mutlaka haritalardan ve pusulalardan faydalanırız. Böylece nerede olduğumuzu ve nereye gideceğimizi tespit ederiz. Bunları kullanarak ve bilen kimselere danışarak yolumuzu bulabiliriz.
Peki diğer canlılar yönlerini nasıl buluyorlar? Örneğin çölde yiyecek arayan karınca yuvasına her seferinde nasıl geri dönüyor?
Çöl karıncaları çölde yuva yapan canlılardan biri. Bu karıncalar ne uydu, ne pusula, ne de harita kullanarak uçsuz bucaksız çölde yönünü her zaman hatasız olarak belirleyebilir ve yuvasına geri dönebilir.
Uçsuz bucaksız çöl. Sabah güneşinin yükselmesiyle birlikte sıcaklık 50 dereceye kadar ulaşıyor. Çöl karıncalarının hava ne kadar sıcak olursa olsun yemek bulmak için yuvasından dışarı çıkması lazım. Yuvasından çıkıp sık sık durarak ve yön değiştirerek yiyecek arıyor. Yuvasından neredeyse 200 metre uzaklaştı. Ancak sık sık yapılan bu yön değiştirmelerden dolayı dönüş yolunda karıncanın kaybolacağını düşünmeyin. Çünkü karınca yiyeceğini bulduğu anda yuvasına doğru en kısa yol olan dümdüz bir yol izleyerek geri döner. Bu durum bizim çölde 35-40 km dolaştıktan sonra başladığımız noktaya en kısa yoldan dönmemize benzer.
Peki karınca bizim için neredeyse imkansız olan bu işi nasıl başarır? Karınca etrafındaki cisimlere bakarak yön belirliyor olamaz. Zaten çölde yön belirlemeye yarayacak ağaç, kaya, akarsu ya da göl gibi işaretler yok denecek kadar azdır. Her tarafta sadece kum vardır. Kendi ayak izlerini veya kokusunu takip ederek de dönemez. Çünkü çöl rüzgârları sıcak kumları sürekli dağıtarak hem izleri hem de kokuları kapatır.
Bilim adamları birçok deney yapmışlar. Çöl karıncalarının nasıl yollarını hiç şaşırmadan tam doğru olarak bulabildiğini araştırmışlar. Daha sonra bulmuşlar ki karıncalar bir değil, birkaç yöntem kullanıyorlar. Birincisi yemek ararken her durup yön değiştirdiklerinde gökyüzüne bakarak güneşin yerini tespit ediyorlar. Böylece güneşi tıpkı bir pusula gibi kullanabiliyorlar. Üstelik saatler ilerleyip güneş yer değiştirdikçe güneşin ne kadar yer değiştirdiğini de hesaplayabiliyorlar.
Çöl karıncalarının eve dönerken yollarını bulmak için kullandıkları bir başka yöntem ise adım saymak. Karıncalar, yiyecek ararken gittikleri mesafeyi hesap edebilmek için attıkları adım sayısını sayarlar. Dönerken de bu adım sayısını hesap ederek yuvalarının yolunu bulabilirler.
Ne? Karıncalar adımlarını mı sayıyorlar?
Gerçekten Allah çöl karıncalarını müthiş bir matematik bilgisiyle yaratmış meraklı. Giderken attıkları adım kadar dönüşte de aynı sayıda adım atmaları gerekir.
Pamuk, ben de matematiği çok iyi öğrenmek istiyorum. 1, 2, 3, 4, ne kadar harika.
Evet meraklı. Allah çöl karıncalarının bilgeliğini çöldeki sıcak ve zor şartlara tam uygun şekilde yaratmış.
Bütün hayvanları Allah yaratmıştır. Hayvanlarla ilgili bu bilgileri öğrendikçe Allah'a olan inancımız artar. Canlıların tüm güzellikleri ve tüm özellikleri bize Allah'ı hatırlatır. Canlıları bizlere faydalı olmaları için yaratan Allah'a olan sevgimiz artar. Yalnızca canlılar değil, etrafımızdaki tüm varlıklar ve olup biten her şey Allah'ın varlığının açık birer deneyidir.
Kuran'da bu önemli gerçeği Allah şöyle belirtir:
“Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, geceyle gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeylerle denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip yaymasında, rüzgârları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde, düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.” (Bakara Suresi, 164)
Pamuk ben tüm canlıları çok seviyorum. Onları yaratan Allah'a da çok seviyorum.
Her canlı bizlere Allah'ın yaratma sanatını gösteren birer kanıt.
Pamuk, ben bu belgesel filmi çok sevdim. Canlıların ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için eksiksiz ve mükemmel bir biçimde yaratıldıklarını öğrendik. Yeryüzündeki tüm canlıları yaratan Allah, onların yaşamları için gerekli olan bilgileri de onlara öğretmiş. İşte bu nedenle etrafımızdaki ve doğadaki her canlıya bu gözle bakmalıyız. Yaratılışlarındaki güzellikler, harikalıklar üzerinde derin derin düşünmeliyiz. Çevremizde gördüğümüz tüm bu güzelliklerin ancak Allah'ın yaratmasıyla var olduğunu unutmayalım.
Pamuk, seninle böyle başka belgeseller de izleyebilir miyiz?
Tabii meraklı. Doğadaki güzellikleri anlatan bu belgeselleri izlemek için hep bir araya gelirim.
Bir sonraki belgeselde görüşmek üzere!