Sayın Adnan Oktar’ın 10 Mayıs 2018 tarihli Canlı Sohbetler yayınından
İZLEYİCİ SORUSU: Hz. İbrahim'in hayatı hakkında bilgi verir misiniz?
ADNAN OKTAR: O çok şeker bir Peygamber. Pek böyle hani ot, ağaç falan bitmeyen bir yerde yani ot var ama çok fazla tarıma uygun olmayan bir yerde, Arabistan tarafı benim anladığım yani Mekke-Medine'nin olduğu yerler. Orada geniş bir çadır yapmış, hayvancılığa ağırlık vermiş hayvan. Orada bitki oluyor ama yani sulama falan da oluyor. Ama öyle işte meyve ağaçları falan yetişmiyor. Ama hurma oluyor o tip şeyler. Zaten biliyorsunuz halihazırdaki durum. Kuran'da ona da dikkat çekilmiş. Ama iyi özelliği, orası güvenli bir yer. Saldırılara kapalı oralara kimse gitmiyor çöl diye. Yani kervan falan geçmiyor. Kimse de pek yanaşmıyor. Orada evini kurmuş, imkanlarını açmış.
Çok yakışıklı bir insan, baya güzel bir insan. Kabe'nin olduğu yerde oraya kurmuş evini, sistemini. Allah'ın hikmeti işte Cenab-ı Allah ona vahyetti anladığım kadarıyla. Kabe'nin bulunduğu arazi normalde kum kaplı kapanmış. Kabe tamamen yıkılmış, Kabe hiç ortada yok dümdüz arazi. O yerini Allah'ın ilhamıyla ve Allah'ın vahyiyle buluyor tam yerini. Emek emek orayı kazıyor, temeline ulaşıyor. Kabe'nin o kare şeklinde temeline ulaşıyor. Acayip seviniyor tabii. Müthiş bir şey. Ta altlara kadar da iniyor. Sonra oğluyla beraber, çok kuvvetli bir Peygamber İbrahim (as). Oradan buradan taş getirerek, tabii yardım edenler de oluyor, Kabe'nin ilk binasını kuruyor, yaklaşık bu büyüklükte. Ama tabii vaktini alıyor, baya vaktini alıyor. Emek emek üst üste kurarak yapıyor onu, bir de yakınında.
Dünya yakışıklısı İbrahim (as) çok güzel. Hz. İbrahim (as)’ın güzelliği dillere destandır. Karısı da çok güzel. Allah işte öyle yaratıyor işte bak. Karısıyla birlikte yaratmış onu Allah. İnanılmaz güzel karısı, akıl almaz güzel. Mesela Avrupa ırkları hep onun soyudur. Hazreti İbrahim (as)’ın soyudur. Genetik olarak baktıklarında bunu tespit etmişler. Hep ağırlıklı Hz. İbrahim (as)’ın soyu. Bütün bu Danimarka, Norveç, İsveç, Avrupalılar, Amerikalılar falan.
Çok misafirperver, çok dindar, Allah'ı acayip seviyor, çok çok seviyor. Kara kaşlı, yine Peygamberimiz (sav) gibi iri dudaklı. Boylu-boslu böyle güzel, elleri falan çok güzel. Beyaz tenli. Gözler simsiyah, beyazı bembeyaz. Sakallı ve kibar bir sakalı var. Pembe beyaz Hz. İbrahim (as). Böyle güler yüzlü ama çocuksu bir tatlılığı var Hz İbrahim (as)’ın. Hiç aslında bela falan da yok şey değil ama Nimrot, alçak bir şekilde öğreniyor Hz. İbrahim (as)’ı. Yani bir şekilde bağlantı oluşuyor. Ona nefretle bakıyor tabii Nimrod'a putperest olduğu için. Mesela tek başına yani baya kabadayı Peygamber yani maşaAllah yiğit. Adama takıyor kafayı Nimrod'a. Acayip kızdırıyor adamı yani adam çileden çıkıyor böyle. Putları darmadağın ediyor. O bir tane putu bırakıyor. Acayip cesaret bu. İnsanı paramparça ederler. Tabii çok manyak adamlar. Kanun yok, hukuk yok falan. Acayip dalga geçiyor onlarla. “Sen mi yaptın?” diyorlar. “Yok, ben niye yapayım” diyor, “şu put yapmıştır” diyor. “Zaten akıllı mübarek” diyor “baksana” diyor. “Tabii o dayanamadı” diyor “kıskandı” diyor, “kıskandığı için hepsini darmadağın etti” diyor. Adamlar illet oluyor. Biliyorlar olmayacağını. Yani “puta hakaret mi ediyorsunuz siz?” diyor yani. “Onun gücünün yetmeyeceğine mi inanıyorsunuz” diyor. “Haşa diyorlar” adamlar. Tabii ama diyorlar. Ama içlerinden de “ahmaklıklarını söylediler” diyor Allah ayette. İçten yani kendi kalplerinden geçirdiler ahmaklıklarını. Yani “onun yapmayacağını bilirler” diyor. Ama İbrahim (as) bak baya kilitlemiş. “En büyük put değil mi bu?” diyor. “E kıskandı işte hepsini, öldürdü” diyor “hepsini yıktı darmadağın etti” diyor. “Tek kalmak istedi” diyor. “Makul değil mi?” diyor. Adamlar en sonunda çileden çıkıyor. “Seni mancınıkla ateşe atacağız” diyorlar. O devirde işkence çok şey böyle, fantezi yapıyorlar işkencede. Klasik mancınık yapıyorlar. Hz. İbrahim (as)’ı ateşin üstüne fırlatıyorlar. Allah'u Alem orada bir göl var, arka tarafta bir göl, oraya suya düşüyor benim anladığım. Allah diyor ki “serin ve selametli ol” diyor ya, direkt ateşe düşmüyor benim anladığım. Onlar da o kargaşada anlayamıyorlar yani ateşe düştüğünü zannediyorlar. O suyun içine düşmüş oluyor. Suyun içinden de çıkıyor kurtuluyor. Tabii çok detaylı bir bilgi yok ama suya düştüğü anlaşılıyor. Oradaki göl zaten duruyor o göl. “Serin ve selamet ol” onu gösteriyor ifade. Yoksa ateşe düşüp de ateşin içinde otursa aklın ihtiyarı kalkar öyle bir şey olmaz.
Özetle çok tatlı Peygamber, Peygamberimiz (sav)’in de atasıdır. Bizim Peygamberimiz (sav)’e çok benzer Hz. İbrahim (as). Yani tıp atıp gibi. O biraz daha uzun boylu Hz. İbrahim (as). Daha vücudu ince, biraz daha ince. Bizim Peygamberimiz (sav) orta boylu ve pehlivan yapılı, geniş yapılı. Ortadan biraz uzunca Peygamberimiz (sav). “Benim dostum, Ceddim, Rabbimin Halili olan Hz. İbrahim'dir” diyor Peygamberimiz (sav).