Sevgi, Allah’ın insana verdiği en büyük nimetlerden biridir; ancak gerçek sevgi, yalnızca Allah sevgisi üzerine kurulduğunda derinlik kazanır. İnsan Allah’ı çok sevdiğinde, O’nun yarattığı kulları da temiz, samimi ve kalıcı bir sevgiyle sevebilir. Çünkü sevginin kaynağı imandır; Allah kalpleri imanın bereketiyle birbirine ısındırır. Kur’an’da bu hakikat şöyle bildirilir:
İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, Rahman (olan Allah), onlar için bir sevgi kılacaktır. (Meryem Suresi, 96)
Gerçek sevgi; beklenti, çıkar ve gösterişten arınmış bir sevgidir. Allah için seven kişi, karşısındaki insana iyiliği yalnızca Allah’ın rızasını gözeterek yapar. Bu nedenle affetmek, sabretmek, merhamet göstermek, güzel söz söylemek sevginin ayrılmaz parçasıdır. Sevgi, ancak bu güzel ahlakla yaşandığında bir ibadet olur.
Gerçek sevgide güven vardır; kötü zan, kıskançlık ve şüphe yoktur. Seven insan kusurları büyütmez, bağışlayıcı olur, niyetleri hayra yorarak yaklaşır. Çünkü sevgi, zorlukla eksilmeyen; uzaklıkla zayıflamayan bir bağlılıktır.
Aynı zamanda sevgi fedakârlık ister. Bir ihtiyacı söylemeden sezmek, incitmemek için titizlik göstermek, özveriyle davranmak sevginin samimiyetini gösterir. Tevazu, şefkat ve vefa, sevginin temelidir.
Ve sevgi, ifade edildiğinde güçlenir. Güzel söz, ilgi, incelik ve nezaket; sevginin kalpte kök salmasına vesile olur. Sevildiğini duymak, insan ruhunun en derin ihtiyaçlarından biridir.
Gerçek sevgi, Allah için yaşanan; affedicilikle, merhametle ve güvenle büyüyen bir ahlaktır. Bu dünyada insana cennetten bir esinti sunan, değerli ve korunması gereken bir nimettir.