BÜLENT SEZGİN: İyi akşamlar değerli izleyicilerimiz, Hoş Sohbetler’e başlıyoruz inşaAllah.
SPUTNİK RADYO- SUNUCU: ..Tartışma A9 kanalı üzerinden başladı ve Diyanet İşleri Başkanı'nın aslında bir açıklamasıyla başladı diyebiliriz. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, A9 Kanalı’nda yaptığı programla tartışılan Adnan Oktar hakkında “tamamen akli dengesi herhalde bozulmuş” dedi ve orada yapılan yayınların sakıncalı olduğunu söyledi. Programı gördüğü zaman tüylerinin diken diken olduğunu da aktardı hatta Diyanet İşleri Başkanı. Adnan Oktar da ona yanıt verdi ve Diyanet'in aslında nerelerden kaynak topladığını, bundan Hoca'nın haberi olup olmadığını sordu. Böyle bir polemik yaşandı. Adnan Oktar var telefonu hattımızda. Kendisiyle bir konuşalım istiyoruz. Niye gündemde? Öncelikle onu bir soracağız kendisine. Hoş geldiniz Adnan Bey.
ADNAN OKTAR: Hoş bulduk. Teşekkür ederim.
SPUTNİK RADYO- SUNUCU: Niye gündemdesiniz siz?
ADNAN OKTAR: Eskiden beri gündemdeyiz.
SPUTNİK RADYO- SUNUCU: Sanki durup dururken birden gündeme gelmişsiniz gibi bir hissiyat içindeyim de onun için sordum.
ADNAN OKTAR: Evet. Onun sebebi İngiliz Derin Devleti’ni rezil eden, kepaze eden 2 cilt, çok kapsamlı, her ikisi de 700 sayfanın üzerinde kitap hazırlamış olmamız ve binlerce belgeyle de bunu ispat etmiş olmamız. İngiliz Derin Devleti’nin şu an kimsenin yüzüne bakacak hali kalmadı. Onun için uyuyan hücrelerini şu an uyandırdı ve kendince muazzam bir atağa geçti. Bu deccaliyetin ölümünün yakın olduğunu gösteriyor. Manevi ölümünün yakın olduğunu gösteriyor. Bizim yaptığımız da hayırlı ve güzel bir iş.
SPUTNİK RADYO- SUNUCU: Peki Diyanet İşleri Başkanı sizinle ilgili bu cümleleri kuruyor. Şimdi İngilizler zor durumda diyorsunuz. Diyanet İşleri Başkanı burada bir maksadı aşan ifade yok mu en azından?
ADNAN OKTAR: Diyanet İşleri Başkanı'nı bazı zatlar etkiliyorlar. Yani o durumun farkında değil. Onu dolaylı yoldan etkileyen güçler var. Durduk yere o ortaya çıkmaz. Birisi onu hareketlendirmeden ortaya çıkmaz. Yani zincirleme, etkileme sistemleri var. Olayın ana sebebi bu. Yoksa burada beş on tane genç kızın dekolte giyinmesi Türkiye'nin bir numaralı sorunu hale gelecek bir konu değil. Türkiye'de yüz binlerce, milyonlarca hanım dekolte. Türkiye'de plajlarda milyonlarca kadın bikini-mayoyla geziyor. Bütün televizyon kanallarında kadınlar dekolte, eğleniyorlar, dans ediyorlar, aynısı, hiçbir fark yok. Yani diğer televizyon kanallarında olanla...
SPUTNİK RADYO- SUNUCU: Biraz daha dekolte değil mi sizin kanalınızda? Ben de yayına girmeden önce birkaç programı izledim. Yani biraz alışıldığın dışında görünüyor.
ADNAN OKTAR: Bakın TRT'nin müzik programlarına bakın, oradaki dekoltenin aynısıdır. Yani derin göğüs dekoltesi, derin sırt dekoltesi aynısıdır. Yani TRT'deki dekolteyle bir farkı yoktur. Tabii bu santim santim ölçülecek bir şey değil. Ama alenen dekolte dekoltedir. Yani TRT'deki...
SPUTNİK RADYO- SUNUCU: Genelde sadece siz oluyorsunuz herhalde. Genç hanımlar oluyor, onlar dans ediyorlar. Sizin çevrenizde ediyorlar. Bazen siz de dahil oluyorsunuz ona. Bu bir format mı bu?
ADNAN OKTAR: Yok, bu gayet normal. Onlar beni seviyorlar. Ben de onları seviyorum. Arkadaşız, dostuz birlikte eğleniyoruz. Her yerde var, Türkiye'nin her tarafında düğünlerde insanlar eğlenir. Diskolarda, eğlencelerde eğlenir.
SPUTNİK RADYO- SUNUCU: Konuşmalarınızda biraz dini terimler de var. Belki o ikisi bir araya geldiği için mi acaba bir tepki var toplumda?
ADNAN OKTAR: Ama biz eğlenirken dinsiz olup, eğlendikten sonra dindar olamayız. Yani iki türlü din anlayışı olmaz. Dans ederken dinsiz, danstan sonra dindar. Dekolteyken dinsiz, dekolte giymediğinde dindar, böyle bir hayat olmaz. Dindarlık kesintisiz, sürekli olan bir şeydir. Dolayısıyla biz her yerde Allah'ı anarız, dans ederken de, yemek yerken de, uyurken de, kalktığımızda da Allah her zaman anılar.
SPUTNİK RADYO- SUNUCU: Namaz kılarken mesela hanımlar başlarını örterler, namaz kıldıktan sonra onu çıkartabilirler. Yani biraz Allah'ın adını da anarken, Allah'ın huzuruna çıkarken de biraz daha usturuplu bir vaziyet kollanır genelde. Belki ondandır diye düşünüyorum bu tepkinin nedeni.
ADNAN OKTAR: Ama şimdi plajda olan kadınlar o zaman milyonlarca kadın plaja giriyor. Hiçbirinin Allah'ı anmaması lazım. Adeta dinsiz gibi yaşamaları lazım. Hiçbirinin Kuran'ı ellerine almamaları gerekiyor. Yani bu arkadaşların dediğine göre plajda olan hanımlar, plajda olan beyler hiçbiri hiçbir şekilde Allah'ı anmamaları, hiçbir zaman için namaz kılmaması gerekiyor. Hiçbir zaman Kuran'ı ellerine almamaları gerekiyor. Yani bu çok vahim bir şey. Allah'tan dinden insanları uzaklaştırmak için alınmış çok akıllanmaz bir karar. Bu şeytanın etkisiyle olabilir. Allah esirgesin. Şeytandan Allah'a sığınmaları lazım. İnsanları Allah'ı anmaya teşvik edecekleri yerde Allah'ı anmayı yasaklamak çok yakışıksız bir hareket. Düğünlerde de Allah anılır. Eğlence yerinde de Allah anılır. Bunların dediğine göre düğünde, eğlence yerinde, plajda, diskoda hiçbir yerde Allah anılmaz. Ancak Allah camide anılır. Yani böyle bir mantık ortaya çıkıyor. Allah'tan, dinden insanları uzaklaştıran bir üslup hiç doğru değil.
SPUTNİK RADYO- SUNUCU: Adnan Bey, oradaki insanlar kim ve ne kadar siz beraber vakit geçiriyorsunuz oradaki insanlarla, oradaki gençlerle, onlar hangi amaçla orada bulunuyorlar?
ADNAN OKTAR: Onlar beni seviyor, ben de onları seviyorum. Bir arkadaş grubuyuz biz. Yayın süresince burada sohbet ediyoruz, konuşuyoruz. Dans, müzik de oluyor, eğleniyoruz da. Yani bütün Türk gençliği böyledir. Diskolara giderler, eğlenirler, evde de dans ederler.
SPUTNİK RADYO- SUNUCU: Ama hep aynı isimler var da o nedenle soruyorum. Yani onlarla sadece yayında mı berabersiniz yoksa başka zamanlarda başka bir takım faaliyetler de oluyor mu arkadaşlarla?
ADNAN OKTAR: Tabii ki yemeklerine de gidiyorum, evlerde sohbetlerine de gidiyoruz. Arkadaşız, arkadaş grubu nasıldır?
SPUTNİK RADYO- SUNUCU: Kaç kişilik bir arkadaş grubu bu Adnan Bey?
ADNAN OKTAR: Toplam, yani bütün beyler, hanımlar toplam 300 kişi falan vardır arkadaş grubu. Her zaman da böyledir, yıllardan beri. Yani bize binlerce kişi gelip gitti. Yani en az 6-7 bin kişi gelip gitmiştir. Ama hep 300 civarında kalmıştır arkadaş sayımız.
SPUTNİK RADYO- SUNUCU: Peki bu internette yayınlanan o eğlence videolarının televizyonda yayınlanmadığını söylüyor RTÜK üyesi. A9 Televizyonu herhalde yayında. Onları özellikle mi orada yayınlamıyorsunuz?
ADNAN OKTAR: RTÜK bunu mahsurlu görüyor yani dansı, müziği. Biz de onlara karşı saygılıyız. Dolayısıyla RTÜK’ün ilgi alanına gelen yerlerde biz öyle bir şeye yaklaşmıyoruz. Ama internette serbest olduğu için dans, müzik, eğlence ki yüz binlerce insan, milyonlarca insan internette dans ediyor, eğleniyor, gülüyor. Biz de o insanlar gibi dans edip, eğlenip, gülüyoruz. Ama sadece bize bir yasak çıkarılacaksa biz bunu da kabul ederiz. Yani bu bizi olumsuz etkileyecek bir şey olmaz.
SPUTNİK RADYO- SUNUCU: Anladım. Şimdi, geçenlerde bir tartışma vardı, onu da sormam lazım herhalde. ‘Kızlarını Adnan Oktar'ın programında görünce suç duyurusunda bulundu’ diye 17 Ocak tarihli bir haber önümde. Ben sizi yayına bağlarken, arkadaşlarıma bunu da hatırlattım, onu da sordum. ‘İki kızını televizyonda Adnan Oktar'ın programında gördü, Türkiye'ye gelerek suç duyurusunda bulundu’ diyor. Anne babalar genelde mutsuz mu çocuklara sizinle arkadaşlık ettiğinde?
ADNAN OKTAR: Buna ben cevap veremem. Çünkü mahkeme kararı var. Cevap vermek değil, bu konuda herhangi bir konuşma yapmam uygun olmaz.
SPUTNİK RADYO- SUNUCU: Öyle mi? Bu Elvan Kolçak çocuklarıyla görüşebildi mi, biliyor musunuz?
ADNAN OKTAR: Şimdi bu konuda benim konuşma yapmam mahkeme kararıyla yasak. O yüzden evet konuşma yapamam.
SPUTNİK RADYO- SUNUCU: Çocukları görüp görmediğini söylemeniz de mi yasak?
ADNAN OKTAR: Yani her şey yasak. 6 ay müddetince yasak. Biraz bekleyin.
SPUTNİK RADYO- SUNUCU: Başka ailelerde böyle bir itiraz, rahatsızlık var mı? Orada çocuklarını gören ailelerde?
ADNAN OKTAR: Yok, diğer ailelerle ben çok güçlü bir dostluk bağı içerisindeyim. Beni çok severler. Ben onları çok severim. Her zaman gelir-giderler. Burada sohbet ediyoruz. Ben ailelerle iç içeyim. Hepsini çok seviyorum. Onlar da beni çok severler. Her zaman ilgi, alaka gösteririm. Onlar bize gelirler, biz onlara gideriz. Çok sevdiğimiz insanlar.
SPUTNİK RADYO- SUNUCU: Oradaki gençler hayatlarını nasıl kazanıyorlar? Onların hepsi bir meslek sahibi mi, bir iş yapıyorlar mı? Sanki hep böyle televizyon karşısında güzel, şatafatlı bir hayat varmış gibi görünüyor.
ADNAN OKTAR: Arkadaşlarımın tamamı yüksekokul mezunu. Hepsi kaliteli kolejlerden mezunlar. Zengin ailelerin çocukları. Hepsinin çok güzel işleri var kendilerine ait. Çok fazla doktor, mühendis, fizikçi, kimyacı, biyolog ve her meslek dalınan insan var. Özellikle ticaretle de ilgilenen, ithalat, ihracatla ilgilenen arkadaşlarımız var. Hepsinin Allah'a şükür, mali durumu, maddi durumu çok iyi. Kazançları çok iyi.
SPUTNİK RADYO- SUNUCU: Peki, bir sıkıntı görüyor musunuz? Önümüzdeki dönemde sizin bu arkadaş grubunuza yönelik bir sıkıntı olabilir gibi algılıyor musunuz diğer işleri başkanının konuşmasından sonra?
ADNAN OKTAR: Diyanet İşleri Başkanı'na benim anlattıklarım doğru ve güzel şeylerdi. Ben söylediğim genel evlerde iki yüz binin üzerinde hanımla gayrimeşru cinsel ilişkiye giriliyor. Onlar bizim kardeşlerimiz. Türk milletin evlatları. Ben onlara acıdığım için onların kurtulmasını istediğim için Diyanet İşleri Başkanı'ndan rica ettim. Yani “bunları dillendirin, bunları söyleyin. Ve bunlardan alınan vergi de helal değildir” dedim. Bunu doğru söylüyorum.
SPUTNİK RADYO- SUNUCU: Ve maaşınızı oradan alıyorsunuz dediniz.
ADNAN OKTAR: Yani zaten başka vergi nereye gider? Yani Amerika'ya gidecek hali yok. Vergiler Türkiye'de kaldığına göre evet gelir olmuş oluyor. Bu açık, herkesin bildiği bir şey. Ayrıca şarap, rakı milyar litre hesabıyla üretiliyor Türkiye'de. Bunun da yapılması haramdır, imalatı haramdır. Bundan alınan vergi de haramdır. “Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bunu ifade edin” dedim. Bunu belirtin. Hiç belirtmiyorlar, hiç anlatmıyorlar. “Bunlar günahtır bunları söyleyin” dedim. Bunun dışında bankalardan cayır cayır faiz alınıyor. Ve Diyanet İşleri de kendi parasından da faiz alıyor. “Bu faizleri de almanız günahtır, haramdır, maaşlarınız bunlarla ödeniyor” dedim. Yani “banka faizlerinden alınan paralarla ödeniyor, bu haramdır” dedim. Yani helal kazanç olsun” dedim. Bu dediklerim doğru.
SPUTNİK RADYO- SUNUCU: Haram ve helal konusunda bu söylediklerinizi karşı taraftan baktığınızda, sizin yaptığınızın da çok helal ya da Kuran'a, kurallara uygun bulmuyor anladığımız kadarıyla Diyanet İşleri Başkanlığı. Muhafazakar kanatta çok da uygun bir yaşam biçimi olarak görünmüyor televizyondan yansıyanlar. Bu tarafta bu kadar haramdan, günahtan bahsederken o tarafta bir kaygınız var mı? Sizin verdiğiniz fotoğrafta bir haram olabilir mi mesela?
ADNAN OKTAR: Onlarda eğer bir haramlık varsa, günahlık varsa ben Müslümanım, beni Müslümanca uyarsınlar, Kuran ayetleriyle uyarsınlar, desinler ki bak Allah'ın bu hükmüne bu aykırıdır, bunu yapmanız doğru değildir desinler, ben onların ellerini öperim ve derhal dediklerini yaparım. Allah'ın hükmü çünkü. Ama bunu yapmıyorlar, bunu demiyorlar.
SPUTNİK RADYO- SUNUCU: Sizce öyle mi değil mi?
ADNAN OKTAR: Kuran'a göre haram değil. Kuran'a göre haram değil. Biliyorlar haram olmadığını. Bildikleri için de Kuran'la söyleyemiyorlar. “Bize göre böyle” diyorlar. Kuran'a göre böyle değil diyorlar. Yani Kuran'a göre bu şekildedir diyemiyor. Bize göre böyledir diyor. Ben sana göre olana ben uyamam. Ama Kuran'a göre dersen tamamdır. Yani Kuran'a göre haramdır demiyor, “bana göre haram” diyor. Ben senin oturduğun makamda kendinin ortaya çıkarttığı bir inanca ben uyamam. Ama Kuran'dakini söylersen derhal uyarım. Bekliyorum, Kuran'dan ayetle bana söylesinler. Ben Müslümanım ve derhal uyarım. Mesela dediler ki bana “kelime-i şehadet getir” dediler getirdim.
SPUTNİK RADYO- SUNUCU: Daha önce Müslüman olduğunuzda mı inanmıyorlardı?
ADNAN OKTAR: Herhalde. Yani içleri rahatlasın diye kelime-şehadet getirdim. Yani ben müspet bir insanım. Böyle onlar gibi gurur yapan, enaniyet yapan bir üslubum yok. Doğruyu, hakkı gördüm mü ben hemen kabul ederim. Ben Allah'tan korkuyorum. Ama onlar da doğruyu, hakkı gördü mü kabul etmeleri lazım. Mesela haramları sayıyorum, doğru bu. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görevidir bu. Mesela Darwinizm-materyalizm Türk milletini inim inim inletiyor. PKK, on binlerce, yüz binlerce insan PKK'ya gidiyor Darwinist eğitim sonucunda. “Bu haramdır desinler” dedim. Yani Diyanet İşleri Başkanlığı Darwinizmin geçersiz olduğunu, PKK ideolojisinin geçersiz olduğunu kitaplarla anlatması lazım.
SPUTNİK RADYO- SUNUCU: Peki, Darwin'le ilgili müfredatta bir takım düzenlemeler yapıldı. Belki çağrılarınız karşılık bulmuştur. Çok teşekkür ediyoruz Adnan Oklar. Değerlendirmeleriniz için.
ADNAN OKTAR: Ben de teşekkür ederim. Saygılar.
