Sohbetler (26 Aralık 2017; 22:00)
BÜLENT SEZGİN: İyi geceler değerli izleyicilerimiz, Hoş Sohbetler’e başlıyoruz inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Buyurun dinliyorum.
BÜLENT SEZGİN: Adnan Bey, Ağrı M Tipi Cezaevi bahçesinde uzun süre önce kapatılan su kuyusundan sızan gazdan zehirlenen ve durumu ağır iki askerden biri olan, Van'ın Çatak nüfusuna kayıtlı Jandarma Er İdris Gülek, -görebiliriz- kaldırıldığı Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde şehit düştü.
ADNAN OKTAR: Aslanım benim, canımın içi. Allah senin kaderini de öyle tayin etmiş. Sen cephede olduğun için ve üzerinde de asker kıyafeti olduğu için ve asker olduğun için askerlikten amacın da Allah'ı, dini, İslam'ı, Kuran'ı savunmak olduğu için, vatanı, milleti savunmak olduğu için orada her ne halükarda can verirsen ver şehit olmuş olursun. Her ne halükarda olursa olsun. Dolayısıyla şahadetini tebrik ediyoruz. Allah mübarek etsin. Allah anana babana uzun ömür versin. Sabrı cemil güzel bir sabırla sabır nasip etsin. Onları hayır bereket içinde yaşatsın.
Evet dinliyorum.
OKTAR BABUNA: Cumhurbaşkanı Erdoğan Twitter hesabından şunları söyledi: “Bir damla petrolü bir damla kandan daha kıymetli gören sefil anlayış kaynaklarımızı daha kolay sömürmek ve zenginliklerimizi daha kolay gasp etmek için bizi birbirimize kırdırıyor. Bizler sömürgecilerin oyununa gelirsek asıl o zaman kaybederiz. Sırf belli güçler öyle istiyor diye sırtımızı kardeşimize dönersek o zaman uçuruma doğru yuvarlanmış oluruz.”
ADNAN OKTAR: Kabadayı'ya helal olsun. Gitti Afrika'yı fethediyor maşaAllah. Güzel. Halen Afrika'da değil mi? Bak gecesi gündüzü yok. Ama uykusuna dikkat etsin. Biraz kendini yormasından endişe ediyorum. Yavaş yavaş, yavaş yavaş. Yatsın, normal uyusun dinlensin. Gıdasına da dikkat etsin, inşaAllah. Ama güzel, güzel bir fütuhat. Afrika çok hayati bir yer. Çok iyi yapıyor. Afrika'nın Tayyip Hoca'ya sevgisi de iyi. Allah’a kendini bıraksın, tevekkül etsin. Doğru yolda. Çok güzel, o kanun hükmüyle kararnameler onlar da mükemmel oldu. İtirazları hiç kale almasın. Hiç kale olmasın. Orada yanlış olan hiçbir şey yok. Hepsi doğru ve yerli yerinde. Hatta -Allah esirgesin- bir daha böyle bir densizlik yapmaya kalkan olursa vatandaşın kendini koruması durumunda hiçbir cezai yaptırım olmayacağına dair de madde eklesinler. Hayır zaten olmaz da ama onu netleştirmek iyi olur.
Tarkan Bey maşaAllah çok zinde görünüyorsunuz maşaAllah. Çakı gibisin 50 yaşında. Akranların dede vaziyettedir, maşaAllah.
TARKAN YAVAŞ: Mânen verdiğiniz destekle inşaAllah. Sağlığımıza yakından dikkat etmeniz, tavsiyeleriniz, her şeyiniz vesile oldu inşaAllah. Allah razı olsun.
ADNAN OKTAR: Hocam ayrıca dinçleşti, gençleşti son zamanlarda. Daha iyi oldu evet. MaşaAllah.
İbrahim Hocam da üstaddır maşaAllah. İbrahim Hocam'a nitelikli yazmışlar. Hakikaten niteliklidir. Ama hangi konuda nitelikli onu açıklamamışlar. Biz biliyoruz yani hangi konuda nitelikte olduğunu. MaşaAllah. İlimde irfanda niteliktedir Hocam, inşaAllah.
İBRAHİM TUNCER: Vesilenizle Hocam, inşaAllah.
Evet dinliyorum. Buyurun.
BÜLENT SEZGİN: Sayın Devlet Bahçeli, yeni Kanun Hükmünde Kararname ile ilgili konuştu Adnan Bey. Şu açıklamaları yaptı: “15 Temmuz'da milli beka, zillet ve zulmet dolu saatlerde bizzat millet tarafından savunulmuştur. Bundan gocunanlar FETÖ'nün kurşun askerleridir. 15 Temmuz gecesi ve devamında 251 kardeşimiz şehit, 2194 kardeşimiz de yaralanmıştı. İşgalin soğuk, acıklı ve alçak teşebbüsünü 80 milyon yaşamıştı. Devletin ayağa düşmemesi için kahramanlar toprağa düşmüştü. Kim neyden bahsediyor? CHP ve yedekleri yüzsüzce nasıl konuşabiliyor? FETÖ'ye cesaretle direnenler, darbecilere meydan okuyanlar, istilacılara vatanı dar edenler yargılansın, cezai sorumlulukları doğsun mu isteniyor? Bu soruya evet diyenler var. Varsa bize göre vatan hainidir. FETÖ'nün uyanmış ve harekete geçmiş kripto koludur" dedi. “Devletin zora düştüğü her şart ve anda millet devreye girerek gereğini muhakkak yapmış, yapmasının önüne de hiçbir kokuşmuş ve işbirlikçi geçememiştir. 15 Temmuz ve 16 Temmuz'da Türk milleti meşru müdafaa refleksiyle zalimleri, hainleri, haşhaşileri fitnelerinde boğmuştur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyordu ki; ‘bir gün istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraiyetini düşünmeyeceksin.’”
ADNAN OKTAR: Ben bunu geçen gün açıklamıştım, Atatürk'ten örnek vererek. Atatürk bu günleri anlatarak bunu açıkladı. “Gayrimeşru olarak” diyor, “iktidarı ele geçirmeye kalkanları” diyor. Bunlar işte gayrimeşru, darbeyle. “Vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, birçok askeri tersanelere girilmiş olabilir” diyor. “Millet farklı zaruret içinde olmuş olabilir. Bütün bu ahval ve şerait içinden dahi” diyor, “bunlara gereğini yapacaksınız” diyor.
Bu konuşmayı bir daha oku.
OKTAR BABUNA: Sayın Devlet Bahçeli, yeni Kanun Hükmünde Kararname ile ilgili konuştu Adnan Bey. Şu açıklamaları yaptı: “15 Temmuz'da milli beka, zillet ve zulmet dolu saatlerde bizzat millet tarafından savunulmuştur. Bundan gocunanlar FETÖ'nün kurşun askerleridir. 15 Temmuz gecesi ve devamında 251 kardeşimiz şehit, 2194 kardeşimiz de yaralanmıştı. İşgalin soğuk, acıklı ve alçak teşebbüsünü 80 milyon yaşamıştı. Devletin ayağa düşmemesi için kahramanlar toprağa düşmüştü. Kim neyden bahsediyor? CHP ve yedekleri yüzsüzce nasıl konuşabiliyor? FETÖ'ye cesaretle direnenler, darbecilere meydan okuyanlar, istilacılara vatanı dar edenler yargılansın, cezai sorumlulukları doğsun mu isteniyor? Bu soruya evet diyenler var. Varsa bize göre vatan hainidir. FETÖ'nün uyanmış ve harekete geçmiş kripto koludur" dedi. “Devletin zora düştüğü her şart ve anda millet devreye girerek gereğini muhakkak yapmış, yapmasının önüne de hiçbir kokuşmuş ve işbirlikçi geçememiştir. 15 Temmuz ve 16 Temmuz'da Türk milleti meşru müdafaa refleksiyle zalimleri, hainleri, haşhaşileri fitnelerinde boğmuştur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyordu ki; ‘bir gün istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraiyetini düşünmeyeceksin.’”
ADNAN OKTAR: Bahçeli konuştu mu hakkıyla konuşuyor.
Millet, kabadayı millet. Sen burada gelip densizlik yapmaya kalkarsan gök kubbeyi tepene geçirirler işte böyle. O kanun maddesinin önü açık değil diye iddia etmeye gerek yok kardeşim. Önü açık desinler. Hatta ayrı yeni madde eklesinler. Bundan sonra böyle çakallık yapan olursa millet tepesine binecek ve millet bundan sorumlu olmayacak. Bu kadar. Kim çakallık yaparsa, terörist de olsa, çakallık yaparsa millet tepesine binecek. Bu kadar. Güvenlik güçlerine yardım edecek. Devlete yardımcı olacak. Kanun ve hukuk çizgisi içerisinde, kanunsuz olarak değil, kanun hukuk çizgisi içerisinde. Şimdi adam albay gelmiş diyor ki, hadi halkı tarayın. Ne oldu adam? Katil oldu. Bunu albaylığı kaldı mı? Gitti. Cinayete azmettiren katil, hükmü bu. Halka ateş ediyor. Halk da çeker-vurur onu. Ayağından vursun efendim, kalçasından vursun, neresinden vuruyorsa artık. İndirir aşağıya ve onu alır, tutuklar, götürür. Tutuklar da alır götürür karakola teslim eder. Nitekim de. Mesela o akşam bir delikanlı vardı kabadayı. Subaylar tek tek polis yeleği giydi üstüne. Hatırlıyorsunuz? Tutukluyorum seni dedi yani. Aldı götürdü hepsini polis yeleğiyle. Ne yapsın seyir mi etsin çocuk?
İBRAHİM TUNCER: Hocam, muhalifleri sindirmek için hükümetin bunu bir şey olarak kullanılabileceği yönünde itirazlar geliyordu.
ADNAN OKTAR: Yok kardeşim. Allah Allah, bir ayaklanma yaparsa adam PKK ayaklanması, devlet güçlerine halk yardım eder. FETÖ çakallık yapmaya kalkarsa devletin meşru güçlerine halk yardım eder. Halk yardım.. seyredecek hali yok ki. Tabii ki yardım edecek. Şerhi iyi yapsınlar genişleterek. Halk devletin meşru kolluk güçlerine yardım eder. Bu yardım ederken meydana gelecek olaylardan da sorumlu olmaz. Yani adam mesela bacağı kırılır, kolu kırılabilir. Hainlik yapanın. Gidip bunun vatandaşın hesabını vermez. Ha bu maddeye gerek var mı? Olmasa da fark etmez. Yani millet onun derdinde olmaz. Kaç yazar yani. Adama desen ki, sen çok büyük suç işledin desen, vatan, millet için adam onun gözü zaten görmez. Öyle bir derdi olmaz insanın. Onu duyuyorsa adam zaten cins adamdır yani. PKK ile çatışan bir insanı birisi suçlu gösteriyorsa onda bir hastalık vardır. Onun sözü geçerli olmaz.
Ben bunu uzun süreden beri söylüyorum. Bunun mutlaka şerhli geniş olarak oturtulması lazım. Mesela askerle PKK çatışıyor. Sen de evin balkonundan seyrediyorsun. Beylik silahın var. Oradaki o PKK'lıyı etkisiz hale getirirsin. Vur ayağından, omzundan vur, silah tutan omzundan, yakalatırsın. Koluna odun vurursun, kırarsın kolunu, yakalatırsın. Niye kolunu kırdın diye mahkemeye gidiyorsa, bu olmaz. Bunu yapan zaten bunu göze alır onu da söyleyeyim. Yani bunu yapan bunu göze alır. Ve mesela bak hala aklımda diyorum, o ben böyle konularda iyi kin tutarım. Hiç aklıma çıkmıyor. O benim bir aslanım Güneydoğu'da asker. Burada bir kafede çocuk, anlatmıştım defalarca. Her aklıma geldiğinde çok kan tepeme çıkıyor. Çocuk bilgisayarını açıyor kafede. Diyor ki ben işte yer bildirimi yapıyor. Buradayım şu an, memleketime geldim, askerim. PKK şöyle alçaktır, böyle kahvedir yazıyor. Adamlar geliyorlar silahla elini kolunu sallayarak. Bak, mağazanın ana girişinden giriyor elimde silahla. Yürüyor, merdivenlerden çıkıyor, bilmem ne, içeriye giriyor, halk dolu. Benim aslanımı çekip orada vuruyorlar. Kardeşim neyini seyrediyorsun? Neyini seyrediyorsun?
Bak işte bu kafa, geçenlerde bir genç kız televizyonda bana internette gösterdiler. Yüz yerinden bıçaklıyor adam. Adamlar kalabalık, baya kalabalık, hepsi kaçıyor. Ama yanında bitişiğinde oturuyorlar. Yani bir metre elli santim falan yanında oturan adamlar. Hepsi kaçışıyor. Kaçtın, şu an yaşıyorsun. Şu an insan mısın sen? Nesin sen? Cinayet işlemiş durumdasın. O çocuğu sen öldürdün. Mahvoldun işte. Ha sen öldürdün, şehit ettin yani. Ha sen ettin, o yaptı. Ne fark eder aynısı. Kaçmakla onun şehit olmasını seyreden adamlar bir şey elde etmiş olmadılar. Kaçmakla o çocuğu orada şehit eden konumuna geldiler, aynısıdır. Ya bana bir şey olursa? Olsun. Olsun kaderinde varsa olur. Ne çekiniyorsun? Vur edenleri al. Zaten onlar birden harekete geçse adam darmadağın olur. Çocuğu nasıl bıçaklasın, hiçbir şey yapamaz. Hedef dağılmış oluyor, amaç dağılmış oluyor hiçbir şey yapamaz.
Gece sokağa silahıyla çıkan vali yardımcıları hakkında soruşturma açılmış. Olur mu böyle şey? Mesela geçen ay çıkan kanunlar devlet memurlarının silahlı çıkmasına mahsurlu olmadığı açıklandı. Şimdi de siviller için madde çıkarıldı. Bundan sonraki olaylar için de densin. Çekinecek bir şey yok. İstedikleri kadar muhalif olsunlar. Yani o muhalif olmanın bir mantığı yok ki. Peki sen ne demek istiyorsun? Bize şunu mu demek istiyorsun? Darbeci çıktığında direnmeyin, teslim olun mu diyorsun? PKK çıktığında terör çıktığında direnmeyin teslim olun mu diyorsun? Anlamı bu oluyor senin, ikinci bir anlamı yok. Önce buna bir açık getirsin onlar. Bak bunu diyenler buna bir açıklık getirsinler. Yani PKK'ya yahut terör örgütüne vatandaş direnmeyecek mi? Darbeci kılıklı sahtekarlara vatandaş direnmeyecek mi? Açıkça söylesinler. Evet direnmeyecek diyorsa o zaman cevabım var benim hazır. Direnecek diyorsa o zaman nedir burada? Nedir yani? Bu ne anlama geliyor yani? Çok mantıksız bir şey.
……
ADNAN OKTAR: Tabii bu 15-16 Temmuz'la ilgili kararnamede vatandaşın kendini savunması konusu ince ince detaylarla açıklansa iyi olur. Darbe durumunda darbeciler halka saldırdığında halk kendini savunduğunda meydana gelecek olaylarda halk sorumlu olmaz, bir. İki, PKK herhangi birine saldırdığında PKK'yı halk durdurmak için herhangi bir atak yaptığında sorumlu olmaz. Meydana gelen olaylardan sorumlu olmaz. Bunlar denebilir. Yani iyice kilitleyen, derli-toplu hale getiren bir şey olabilir. Yani hani suiistimal iddiasına karşı suiistimal iddialar oluyor ya, ona karşı daha da sınırları keskinleştirerek açıklama yapılabilir. Ama şu anki muhalif izah kökten redde yönelik, bu olmaz. Vatandaş tabii ki kendini koruyacak. Yani şerh iyidir, şerh. Şerhle muhalefet edenin de ağzı kapanır. Çünkü onların bir kısmı, zannetmiyorum yani darbeye direnmeyin, PKK'ya direnmeyin diyemez yani. Onu diyemeyecek hale getirmek lazım. Kilitleyen bir şerh üslubu çok faydalı olur.
İBRAHİM TUNCER: Muhalefet edenler, mesela mafyatik organizasyonlar olabilir gibi izahlar yapanlar olmuştu veya işte hükümet bunu muhalifleri susturmak amacıyla yönlendirebilir gibi böyle izahlar oluyordu.
ADNAN OKTAR: İşte onları kilitleyecek şerhler çok rahat yapılabilir. O tip itirazları kilitleyecek şerh. Onu hukukçularla konuşalım. Halkın meşru savunmasının dışında gayrimeşru samimiyetsiz kullanım iddialarına karşı kısa şerhler konuyu kökünden halleder.
SEDAT ALTAN: Hocam, bir de bu milis gücü olarak, parti gücü olarak kullanılır mı gibi söylüyorlardı.
ADNAN OKTAR: İşte hukuki açıklamadaki detaylar hepsini kilitler. Hukuki detaylar hepsini kilitler. Zaten bizim milletimiz öyle anormal bir millet değil. Yani anormallik yapacak bir millet değil. O tip iddialar, yani mafyatik bir grup çıkacak sokağa, millete saldıracak, polis, devlet, mahkemeler, savcılık, buradaki samimiyetsizliği görmeyecek mi anormal bir şey olsa? Bütün millet bilir bunu, anlaşılmayacak ne var. Tabii ki ona göre karşılık verilir. O ayrı mesele ama detay faydalı olur.
İBRAHİM TUNCER: Daha önce siz Hocam vurguluyordunuz. Caydırıcı güç olması açısından çok hayati diyordunuz. Şimdi mesela böyle bir durumda böyle bir şeye yeltenecekler. Herhalde yüz kere falan düşünürler Allaualem.
ADNAN OKTAR: Tabii. Çünkü geçen sefer ben ısrarla ellemeyin askerleri dedim. Yani darbenin en başından köprüleri tuttuklarını görünce ben başladım yani o darbeyi anladık. Sabaha kadar yayın yaptım. Ama o arada birçok kişi arazideydi, saklandılar. Yani saklananların listesini versem, nerelerde saklandıklarını söylesem aklınız hayaliniz durur. Hayret edecek olaylar oldu. Tek yayın yapan kurum bizdik. Yani darbeye karşı net tavır koyan. Açık açık böyle delikanlıca, sarih televizyondan, internetten geçersizliğini ilan eden, her türlü ataklarını boşa çıkaran, halkı yatıştıran, darbecilerin de bilmeden bunu yaptıklarını, oyuna getirdiklerini söyleyip, asker telafatını da engelleyen yine biz olduk.
…: Yayını kesmişlerdi Hocam, siz yine devam etmiştiniz.
ADNAN OKTAR: Yine durduramadılar. Uyduyu kapattılar, hemen internetten. Tek biz yayın yapabildik. Bizim dışımızda darbeyi yatıştırmaya yönelik, darbenin geçersizliğini anlatan, darbecileri aşağılayan, onların gücünü kıran, onların bütün oyunlarını bozan hiçbir yayın yoktu. Sadece düz olarak haber veriyorlardı. Yani şu şunu yaptı, bu bunu yaptı. Bizim dışımızda halkı yönlendiren, darbenin geçersizliğini anlatan hiç kimse yoktu. Ve saatlerce bu böyle oldu. Bütün muhalefet liderlerini konuşma yapmaya davet ettim. Hava-Kara-Deniz komutanlarını konuşma yapmaya davet ettim. Birinci Ordu, İkinci Ordu, Üçüncü Ordu, Dördüncü Ordu, hepsini davet ettik. Tayyip Hocam bir an önce açıklama yapsın dedim. Ama tabii o çok zor durumdaydı ayrı. Başbakandan rica ettim hemen açıklama yapsın. Milletvekilleri hemen meclise gitsinler dedim. Biz dedikten sonra bütün milletvekilleri meclise gittiler. Biz dedikten sonra. Ve darbenin meşru bir zemini olmadığı, Türk milletinin bunu asla kabul etmeyeceği, darbenin geçersizliği ve bozulduğu, mağlup olduğu, dağıldığı, bunların hepsini tek tek saatlerce anlattım. RTÜK de bunu rapor haline getirmiş. Bizim anlatımımızın çok üstünde. Hakikaten Genç Osman destanı gibi anlatmışlar.
OKTAR BABUNA: TRT'de darbe metni okunurken siz karşı yayın yapıyordunuz. Bu sanal darbe diyen sadece siz vardınız, tek yayın yapan.
ADNAN OKTAR: Benim dışımda hiçbir kanal yayın yapmadı. Baya bir insan dehşeti yaşıyordu. Benim soğukkanlı, delikanlıca üslubum insanların gönlünde ferahlık ve esenlik meydana getirdi. O gece en fazla yayın yaptığımız yayının 9 misliydi yayın 9 misli. Bak, milletin teveccühüne bak, elhamdülillah. Helikopter sürekli evin üstünde uçuyordu. Tar tar tar tar tar, tepemizde. Jet uçağı da buradan tepemizden geçiyordu. Burada o patlama sesi gibi bir ses çıkıyordu. Baya yani bu kurşun sesleri... Hatta ben hanım kardeşlere siz şu tarafa geçin de mermi gelmesin size dedim. Kabadayı'ya gelsin, delikanlıya gelsin. Yani bize kaç yazar evelAllah.
SEDAT ALTAN: Sayın Devlet Bahçeli'yle Kılıçdaroğlu mesaj versin demiştiniz.
ADNAN OKTAR: Sayın Kılıçdaroğlu hemen açıklama yapsın dedim. Sayın Bahçeli açıklama yapsın dedim. Halkı meydanlarda olmaya davet ettik, sakın bırakmayın meydanları dedik. Halka da itidalli olun dedim. Sakın askere bir şey yapmayın. Asker kışlaya diye slogan atın dedim. Sessiz sakin bu işi bitirelim dedim. Sürekli Mehter Marşları çaldım. Onların moral alt üst oldu. Kardeşim, 9 misli yayın ne demek? En yüksek günümüzün 9 misliydi. Bak teveccühe bak, maşaAllah.
OKTAR BABUNA: Sizi durdurabilmek için Tüksat'ı bombaladılar ama yanlış yeri vurdular.
ADNAN OKTAR: Baktılar yayın devam ediyor cinnet geçirdiler. Gittiler Tüksat'ın antenini vurdular. Anten de süs anteni, alakasız. Yayın yine devam ediyor. Kafayı çizdiler yani durduramayınca. Helikopterde aradılar, tar tar tar tepemizde. Adamların kafa basmadığı için çıkaramadılar oraları. Binayı çıkaramadılar. Çıkarsan kaç yazar? Yine devam ederiz evelAllah. Özetle Allah elhamdülillah destan yazmamıza vesile oldu, elhamdülillah.
OKTAR BABUNA: Gezi olaylarında da böyle olmuştu.
ADNAN OKTAR: Gezide de sabaha kadar canlı yayın.
OKTAR BABUNA: Tam gece 12'de yayınınızı durdurdular ama sabaha kadar devam ettiniz.
ADNAN OKTAR: Yine devam ettik. Kimin ne yapacağını biliyorlar demek ki.
Gezi, günlerce uğraştık yatıştırıncaya kadar.
Evet dinliyorum.
OKTAR BABUNA: Kardeşlerimiz Almanya'da bu akşamki sohbetlerinde Kuran'da Kararlılık, Dişteki Mucize Yaratılış, Develer ve Tavşanlarla ilgili iman hakikatlerinden anlatmışlar. Üst takıl İngiliz Derin Devleti kitabından bölümler anlatmışlar. Hocamıza çok çok sevgilerimizi iletiyoruz diye mesajları var.
ADNAN OKTAR: Aralarında melekler de var benim gördüğüm. MaşaAllah. Hepsi birbirinden güzel, hepsi birbirinden muhteşem.
Gezi'de kimse tweet yazmıyordu gezi olaylarında. Bir tek ben ve arkadaşlarım tweet yazdık. Bakın, göremezsiniz. Tweet yoktu. Bir tek ben ve arkadaşlarım tweet yazdık gezi olaylarında. Bakın, bulamazsınız.
SEDAT ALTAN: Hocam, birçok gazeteci de televizyona çıkmadı yani. Uzun süre röportaj vermediler birkaç gün.
ADNAN OKTAR: Tabii, acayip çekindiler. Darbe oldu, halk ayaklandı darbe oldu falan gibi gördüler onlar. Sivil darbe oldu gibi düşündüler. Baya korktular yani. Baya bir insan. Biz geceli gündüzlü aslanlar gibi mücadele ettik. İnternetten, televizyondan, tweetler, Avrupa'yı her yeri aydınlattık, bilgilendirdik.
BÜLENT SEZGİN: O geceden bazı tweetleriniz vardı Adnan Bey.
ADNAN OKTAR: Bakayım.
BÜLENT SEZGİN: “Sayın Kılıçdaroğlu'da CHP kurmayları da daha sık açıklamalar yapsınlar. Sayın Bahçeli ve MHP ileri gelenleri de daha sık açıklama yapsın.”
OKTAR BABUNA: 00.47 saat itibariyle.
BÜLENT SEZGİN: “Saadet, Büyük Birlik Partisi, MHP, CHP ve tüm partiler canlı yayında demokrasiye sahip çıkan açıklamalar yapsınlar. Birliğimizi tüm dünya görsün.”
ADNAN OKTAR: Bunlar hep tarihi olaylar.
BÜLENT SEZGİN: Hem canlı yayın hem tweetlerle.
ADNAN OKTAR: MaşaAllah. İnsanların büyük bölümü baya korkmuştu. Yani hakikaten başarılı olacaklar zanneder. Ben çok soğukkanlı böyle rahat konuşma yapınca gönüllerine su serpildi insanların. Herkes rahatladı. Birer birer ortaya çıkmaya başladılar, maşaAllah.
İBRAHİM TUNCER: Çok kişi Hocam, bize çeşitli kereler ifade ettiler. Hocamızı dinledik, bundan bir şey çıkmayacağına bizim de kanaatimiz geldi. Etrafa da bu şekilde söyledik. Bundan bir şey çıkmaz diye. Söyleyenler çok oldu, maşaAllah.
ADNAN OKTAR: Evet. Yüz binler hesabıyla o gün izleme vardı. Herkes birbirine duyurdu ondan sonra. Boş bu iş diye.
TARKAN YAVAŞ: Hocam, siz uzun süre şehadet makamının ne kadar yüce makam olduğunu anlatmıştınız. Bütün insanların güçlenmesine, cesaret bulmasına vesile oldu inşaAllah.
MaşaAllah.