Sayın Adnan Oktar’ın 14 Mayıs 2018 tarihli Canlı Sohbetler yayınından.
İZLEYİCİ SORUSU: Nefsin, istek ve arzuları nelerdir?
ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, şimdi iki güç devreye sokmuş Allah bizi eğitmek için. Negatif iki güce ihtiyacımız var. Biri şeytan, cin şeklinde yani bir elektromanyetik dalga gibi böyle gezer. Gelir insanın beynine, kafasına yerleşir. Ve akıl gibi yani insanın beynindeki akıl görünmüyor, görünmüyor değil mi? Bir elektromanyetik bir şey bu akıl. O tarzdır yani bir akıldan ibarettir, bir zekadan ibarettir şeytan. Gelir, insanın içine girer ve etkiler insanı. Mesela bitkinlik verir, dikkatini dağıtır, unutkanlık yapar, beynin o hafıza kısmını paralize ederek orayı etki eder. Yani unutkanlığı elde eder bütün gücüyle. Mesela bazı insanlara acayip musallat olur. Adam da bir mana veremiyor. Ben bunu niye bu kadar unuttuk acaba diyor. Halbuki şeytan özel olarak musallat oluyor. O hafıza merkezini etkiler. İyi bir insan olduğunda özellikle. Bak Musa (as)'da dikkat ediyor musunuz Kuran'da? Hep “unuttum” diyor. “Şeytan bana unutturdu” diyor. “Şeytan bana unutturdu.” Takmış kafayı şeytan. Ne yapabilirim diyor, o. Yapabileceği o. İşte dilini dolandırıyor. Konuşma merkezini etkiliyor beyninin. Mesela Allah'ı anacağı vakit hemen konuşma merkezine müdahale ediyor konuşamıyor bu sefer. Mesela çarpıntı meydana getirtiyor vücudunda. Yani onu korkuyla ilgili korkuyu ve endişeye etki eden merkeze etki ediyor. Mesela durduk yere endişe duymaya başlıyor, tedirginlik duymaya başlıyor şeytan etki ederek. O da ona karşı direniyor. Yani bütün ömür boyunca direndi. İşte oradan terbiye edilmiş oluyor. Oradan cenneti hak etmiş oluyor.
İkincisi de nefis denen bir güç var insanın içinde. Nerede apsürt şey varsa beyin ona yatkındır. Beyinde yine bu sistem. Mesela korkuyu öğrenir. Cesareti öğrensene. Korkuyu öğreniyor. Hadi tamam korkuyu görüyor olabilirsin de cesareti görmüyor musun? Güzel şeyi almaz kötü şeyi alır. Alıp yerleştiriyor onu. Mesela egoistliği öğreniyor, bencillik onu alıyor. Kıskançlığı alıyor. Şüpheciliği alıyor. Nerede berbat şey varsa onları sünger gibi emiyor beyin. Şahıs bu sefer, mesela bir korkulacak bir olay oluyor. Adam bakıyor, korkuyor. Gıcık oluyor, korkmak istemiyorum diyor ama korkuyor. Direniyor, işte o direnme ibadet oluyor direnmesi. İstemiyor çünkü. Gerçekten istemiyor, direniyor. Ama acayip bastırıyor korku. Mesela kıskanmak istemiyor direniyor. Ama o acayip bastırıyor. Beyin onu ezberlediği için insanı acayip bastırır. İşte mücadele eder kadınlar. O şeyden kıskanmaya mücadele ederler. Buna benzer bir sistemdir.
Yusuf Suresi 53'te Cenab-ı Allah, şeytandan Allah'a sığınırım: “Çünkü gerçekten nefis Rabbimin kendisini esirgediği dışında” bak “Rabbimin kendisini esirgediği dışında” yani Allah'ın özel koruduğu dışında “var gücüyle kötülüğe emreder.” Nerede abuk-sabuk şey varsa onu söyler. Biz de bu iki güce karşı direnerek eğitiliyoruz. Yani yüksek ahlak oradan kaynaklanıyor. Cennette bu iki gücün ikisi de yok. Yani beynin böyle bir şeyi, kötü şeyi emme gücü yok ve şeytanın da müdahalesi yok. Şeytan giremiyor cennete. Onun için kafa rahat. Vücut da rahat. Bir de madde zaten Allah'ın emrinde. İstediğin gibi hareket ediyor, ne istiyorsan yapıyor. Kafa tam salim oluyor cennette, insan o yüzden çok rahat ediyor. Ama rahat ediyor. Yani eğitim yok. Eğitim bitmiş.
