Bitkilerin Ortamdaki %1’lik Nem Hassasiyeti
Bitkiler, havadaki nem oranındaki %1 gibi son derece küçük değişimleri algılayabilen olağanüstü hassas bir ölçüm sistemine sahiptir. Bu mekanizma, günümüzde “higrometre” olarak bilinen nem ölçer cihazların çalışma prensibine benzer şekilde işler. İlk higrometreyi, Rönesans döneminde geliştirmiştir. Ancak bitkiler bu sistemi, insanlığın herhangi bir ölçüm cihazı icat etmesinden çok önce, yaratıldıkları ilk andan beri kullanmaktadır. Bu denli hassas bir yapının tesadüflerle ortaya çıkması mantıken imkânsızdır. Bitkinin bünyesine, mikron ölçeğinde kusursuz şekilde yerleştirilen bu mekanizma, üstün bir yaratışın eseridir.


Biyolojik Borulama Mühendisliği
Ağaçların gövdesinde, suyun taşınmasını sağlayan özelleşmiş hücrelerden oluşan bir “boru ağı” bulunur. Bu borular, topraktan suyu emip yukarı aktarma sırasında oluşan basınca dayanacak şekilde tasarlanmıştır. Suyu iletebilmeleri için sitoplazmaları yoktur; yalnızca kalın selüloz çeperlere sahiptirler. Buna karşın, besin ileten kanallar canlıdır. Şeker gibi karmaşık moleküllerin yapısını “bilmesi” mümkün olmayan bu hücreler, yine de onları taşıyabilecek en uygun donanım ve yapıya sahiptir. Dünyanın farklı iklimlerinde, birbirinden habersiz şekilde var olan tüm bitkiler, aynı mühendislik ilkesine sahip bu sistemi kullanmaktadır. Böyle bir sistemin, bilinçsiz ve amaçsız tesadüflerle ortaya çıkabileceğini iddia etmek, bilimsel mantıkla bağdaşmaz.

Besinlerin Hassas Dağıtımı
Bitki kökleri, topraktan çok çeşitli mineralleri arıtarak alır. Ancak minerallerin varlığı tek başına yeterli değildir; her bölgeye gereken mineral, ihtiyaca göre iletilmelidir.
Örneğin kalsiyum, yaprak saplarında yoğun bulunmalıdır çünkü saplar yaprakları ve çiçekleri taşıdığı için dayanıklı olmalıdır. Magnezyum, büyüme noktalarında depolanır ve klorofil üretiminde görev alır. Fosfor ise özellikle çiçek ve meyve oluşumunda gereklidir. Bu hassas dağıtım, adeta bir laboratuvar titizliğinde gerçekleştirilir.
Bilim insanları, bu sistemin tam işleyiş mekanizmasını hâlâ açıklayamamaktadır. Açık olan gerçek şudur: Bitkiler, kendi kendilerine bu karmaşık “taşıma-dağıtma” organizasyonunu kurabilecek bilince sahip değildir

Bitkiler Arası İletişim
Bitkiler, sanıldığının aksine “sessiz” değildir. Özellikle kuraklık veya tuzluluk gibi stres koşullarında, kökler arasında hayati iletişim başlar. Bu iletişim; hormonlar, kimyasal maddeler, fiziksel temas ve hatta elektrik sinyalleri aracılığıyla gerçekleşir.
Orman ekosisteminde, birbirine bağlı ve koordineli şekilde hareket eden ağaçlar, su ve besin paylaşımı yapar, tehlikelere karşı uyarılar gönderirler. Modern bilim bu iletişimin tam olarak nasıl gerçekleştiğini hâlâ çözememiştir.

Tesadüf Değil, Yüce Rabbimizin Üstün Yaratışı
Bütün bu sistemler, günümüz mühendislerinin dahi taklit etmekte zorlandığı, “sürdürülebilir” ve “hatasız” işleyen teknolojik mekanizmalardır. Bu mekanizmaların, 1800’lü yılların ilkel bilim anlayışına dayanan “tesadüf” iddiasıyla açıklanmaya çalışılması ve buna da insanların inanılmasının beklenmesi modern bilimin geldiği noktada ikna edici olmaktan öte safsata olarak değerlendirilmektedir.
Bitkilerin sahip olduğu bu kusursuz düzen, açıkça göstermektedir ki bunlar kendi kendine oluşmuş sistemler değil, Yüce Allah’ın üstün ilmi, kudreti ve hikmetiyle yarattığı varlıklardır.