“Veli” tabiri genellikle nefsani hırslardan arınmış, dünyadan geçmiş, kötülüğe karşı her zaman iyilikle karşılık veren kamil ahlaklı insanlar için kullanılır. Bu kişilerde ilk bakışta müthiş bir davranış mükemmelliği göze çarpar. Nefsani duygularıyla hareket etmemeleri en belirgin özelliklerindendir. Kendi rahatlarını, kendi istek ve arzularını değil, başkalarının rahatlarını ve isteklerini öncelikli gören bir anlayışa sahiptirler.
Allah Aşkı Velilerin Hayatlarının Yegane Anlamıdır.
Velilerin en önemli vasıfları Allah’a büyük bir tutkuyla aşık olmaları, baktıkları her yerde yalnızca Allah’ı görmeleri, O’nun aşkıyla deli divane olmalarıdır. Veliler Allah’ın Zatı'nı aşkla sevdikleri gibi, Allah’ın yarattıklarını da Allah aşkıyla severler. Tüm insanlara, hayvanlara, bitkilere, canlı-cansız tüm yaratılmışlara Allah aşkıyla bakar, Allah’ın tecellisi oldukları için kalplerinde her birine karşı büyük bir ilgi ve hayranlık hissederler. Tüm insanları olumlu gözle değerlendirir, kötü yönlerini değil, güzel yönlerini görmeye çalışır, onların iyiliğini ister, hayır içinde, mutlu ve sağlıklı yaşamalarını dilerler.
Kalpleri her an Allah aşkıyla atan velilerin imanı yalnızca dillerinde değil kalplerindedir. Allah'a en samimi duygularıyla yönelir, O'na içten derin bir imanla bağlanırlar. Velilerin bu özellikleri ayette şöyle bildirilir:
De ki: “Şüphesiz benim namazım, bütün ibâdetlerim, hayatım ve ölümüm, Âlemlerin Rabbi Allah içindir.”(En’am Suresi, 162)
Veliler gerçek dindarlardır. Gerçek dindarlık Allah aşkını, Kuran’ın emrettiği güzel ahlakı derinlemesine yaşamaktır. Çünkü din sevgidir, güzel ahlaktır, anlayıştır, tevazudur, şefkattir, merhamettir, uzlaştırıcılık, birleştiriciliktir. Kuran'ın emrettiği şekilde, yaratılmışlara karşı sevgi dolu olmayan, onlara karşı anlayışlı, şefkatli ve merhametli davranmayan, affedici, bağışlayıcı, uzlaştırıcı bir tavır sergilemeyen bir kişinin gerçek dindar olması kesinlikle mümkün değildir. Gerçek dindarlık ancak ve ancak coşkun bir Allah sevgisine sahip olmakla mümkündür. Kişi ancak kalbinde derin bir Allah sevgisi olduğunda dinin gereklerini harfiyen yerine getirecek, tüm hayatında Allah'ın hoşnut olacağı güzel tavırlar sergileyecektir. Rabbimiz velilerin sahip olduğu bu güzel ahlaka şöyle işaret eder:
İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz (den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir (Bakara Suresi 117).
Sonuç: Allah’ın Beğendiği Yüksek ve Coşkulu Sevgiye Velilerde Rastlanır

Veliler bütün benlikleri, hal ve tavırlarıyla birer sevgi insanıdırlar. Allah’ın hoşnut olmayacağı bir şeyi yapmaktan, O'nun beğenmeyeceği davranışlarda bulunmaktan şiddetle sakınırlar. Her olay karşısında Allah'ın tarafında olur, meydana gelen şey kendi aleyhlerine bile gözükse aşkla bağlı oldukları Allah tarafından yaratıldığını ve bu yüzden de mutlaka hayırlı olduğunu unutmaz, asla tevekkülsüz bir tavır sergilemezler.
Allah'a böylesine derin bir aşkla yönelen velilerin insanlara yaklaşımları da her zaman olumlu ve pozitiftir. İnsanlar arasında ayrım yapmaz, herkesi sever, herkesi kucaklarlar. Allah’ın çok beğendiği bu ideal ahlakı her Müslüman örnek almalı ve üzerinde barındırmalıdır. Herkes bu ahlaka sahip olduğunda yeryüzünde tam bir "velayet" ruhu hakim olacaktır:
Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir; iyiyi emreder kötülükten alıkoyar; namaz kılarlar, zekat verirler, Allah'a ve Peygamberine itaat ederler. İşte Allah bunlara rahmet edecektir. Allah şüphesiz güçlüdür, hakimdir (Tevbe Suresi, 71)
