Rabbimiz, Kur’an’da insanların ahirette yeniden dirilişini şu şekilde bildirmektedir:

"Dediler ki: ‘Biz kemikler haline geldikten, toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?’
"De ki: ‘İster taş olun ister demir. Ya da göğüslerinizde büyümekte olan (veya büyüttüğünüz) bir yaratık olun.’ ‘Bizi kim (hayata) geri çevirebilir?’ diyecekler. De ki: ‘Sizi ilk defa yaratan.’  (İsra Suresi 49-50)

Kur’an’ın bu ayetleri, insanın yeniden dirilişi hakkında bilgi verirken aynı zamanda, bir mucizeye de işaret etmektedir.

Bir canlının ölümünden sonra fosilleşmesinin aşamaları, kalıntılarının hızlı bir şekilde çamur veya tortu altında gömülmesiyle başlar. Zamanla, suyla taşınan mineraller organik maddeleri yavaş yavaş yer değiştirerek kalıcı bir fosil oluşturur.

Paleontoloji ise fosilleşme sürecini şu şekilde açıklar: Ölen bir canlının yumuşak dokuları zamanla yok olur; ancak kemikler ve diğer sert yapılar, mineral birikimiyle taşlaşarak korunur. Örneğin deniz kabukları ya da kemikler üzerinde demir oksit gibi mineraller birikir ve bu kalıntılar binlerce yıl boyunca doğada varlığını sürdürür. Sözlüklerde “fosil”, “taşlaşmış canlı kalıntısı” veya “taşıl” olarak tanımlanır. Bu durum, ayette geçen “ister taş olunifadesiyle dikkat çekici bir paralellik içindedir.

 

Fosillerde Elementlerin Korunması

Fosiller yalnızca taşlaşmış kalıntılar değil, aynı zamanda içeriklerindeki elementlerle de bilimsel açıdan önemli veriler sunar. İnsan sağlığı için hayati öneme sahip olan demir, hemoglobin aracılığıyla oksijenin hücrelere taşınmasını sağlar. Ayrıca ferritin ve hemosiderin protein yapılarında depolanır; enerji üretimi, DNA sentezi ve bağışıklık sistemi gibi birçok biyolojik süreçte rol üstlenir. Sağlıklı bir yetişkinin günlük 10–15 miligram demir alması, bu süreçlerin kesintisiz devamı için gereklidir.

Ölümden sonra demir tamamen kaybolmaz; kemik ve dokularda kalıntı hâlinde varlığını sürdürebilir. Modern paleontoloji ve arkeoloji araştırmaları, milyonlarca yıllık fosillerde demir oksit (Fe₂O₃) kalıntılarının bulunduğunu ortaya koymuştur. Özellikle Mary Schweitzer ve ekibinin 2013 yılında yayımladığı çalışmada, dinozor kemiklerinde hemoglobin kalıntıları ve demir partikülleri tespit edilmiştir. (*) Bu bulgular, demirin ölü dokularda bile uzun süre korunabildiğini göstermektedir. Bu bilimsel veri Kur’an’daki ister demir olunifadesi ile uyum içindedir.

Kur’an Mucizesini İşaret Eden Bilimsel Gerçek

Ayetlerin indirildiği 7. yüzyılda, fosilleşme, paleontoloji veya element analizi gibi kavramlar bilinmiyordu. Elektron mikroskobu ve X-ışını spektroskopisi gibi modern teknolojiler de mevcut değildi. Buna rağmen Kur’an’ın, insan bedeninin ölüm sonrası taşlaşma ve demir gibi elementlere dönüşme sürecine işaret etmesi, Kur’an’ın Rabbimizin sözü olduğunun delillerinden birisidir. Bu ayetler, yalnızca dirilişin kesinliğini vurgulamakla kalmaz; Allah’ın yaratma sanatındaki kusursuzluğu ve evrendeki her detayı kuşatan bilgisini de ortaya koyar.

Bilim, fosilleşme sürecini ayrıntılı şekilde açıklamaktadır. Örneğin “permineralizasyon” adı verilen süreçte mineraller suyla birlikte kalıntıların gözeneklerine sızar ve taşlaşmayı başlatır. Demir oksit gibi maddeler, bu süreçte fosillere kırmızımsı ya da kahverengi tonlar kazandırır. Çeşitli bilimsel çalışmalar, fosillerde demir elementinin sıkça bulunduğunu doğrulamaktadır.

Kâinat Yüce Rabbimiz’in Sonsuz İlmiyle Var Edilmiştir

İnsan, Allah’ın eşsiz yaratışıyla var edilmiş, başlangıcından itibaren müstakil ve kusursuz bir varlıktır. Rabbimiz insanı ilk kez nasıl yaratmışsa, ahiret gününde de aynı kudretle ve her bir insana özgü mucizevi parmak izi gibi en ince ayrıntısına kadar yeniden diriltecektir. 

Evet; Biz onun parmak uçlarını dahi yeniden düzenlemeye güç yetireniz.” (Kıyamet Suresi, 4)

Bir damla sudan olağanüstü bir yapıya ulaşan insan bedeni, ölümden sonra taşlaşsa ya da demire dönüşse bile Rabbimiz tarafından yeniden yaratılması son derece kolaydır. İnsanın yanında, “Ol” emriyle var olan kâinat da sonsuz ilim sahibi yüce Rabbimizin kusursuz tasarımının bir delilidir.

"O, göklerin ve yerin yaratıcısıdır. Bir işin olmasını istediğinde ona sadece ‘Ol’ der, o da hemen olur." (Bakara Suresi, 117)

(*) https://news.ncsu.edu/2013/11/schweitzer-iron/ (A role for iron and oxygen chemistry in preserving soft tissues, cells and molecules from deep time” (26.11.2013)